Sırtını dönüp hani rüzgara.
Soğuk bir sesle doldurup yelkenlerin,
Dikerek gözlerini bir deli dalgaya
“Kaşlarımın üstünden dökülen kana
ve sizlere inat. Ölmeyeceğim” diye
Haykırmış dedi diyenler.
Saat birazdan karanlığı çalacak
Bütün baykuşlar gecenin dallarına tüneyecek
Sonra bir yarım elma kopacak ağaçtan.
Ve bir dil ağrısı başlayacak ansızın.
Perdeler açılacak kör pencerelerden.
Sürgün verecek bin yıllık iğdeler.
Pembe incili kaftandır
Çayır çimen altımızda
Ne çelebi olduk
Ne de adımız Muhsin
Üstümüzde
İğne batmaz
Bir yalnızlık büyür
Sensizliğe gebe günlerin karnında
Ve bir hasret büyür
Son yudumuyla zehir zıkkım cigaramın ucunda
Sonra bir yarım efkar
Bir yarım göz uyku
Seni sevebilmenin tadına varmışım oy.
Zagros’ta Ararat’ta kar üstünde kanım vardır.
Bir el etsen,
Çıkar gelirim bin yıllık yoldan
Ayağımda demir iskârpin
Elimde tunçtan asa.
Beynimin orta yerinde
Düğünler. halaylar.
Sen varsın
O allı pullu bulutlarda
Geçmişin inanılmaz ağırlığı
İki omuz ucumda.
Hani susamak yokmu, günlerce.
Sonra kavrulmak tozla, toprakla.
Bir damlaya yürek ezmek yokmu.
Bir damlaya avuç açmak.
Su aramak çılgınca, körce, delice.
Ve bir dipsiz kuyuda çöle düşmek.
Yırtıp attım.
Yüreğimin köşesine yazdığım ismini.
Unuttum gözlerini,
Gülüşünü.
Unuttum saçlarını.
Ve yırtıp attım.
Kabil, hırs tortusu o kocaman kayayı
İndirirken kafasına Habil’in
Aşk adına işlenirken ilk cinayet
Neredeydin sen ey merhamet
Hangi pazarda
Kaç delikli akçedir ederin.
Bölüyorum gamımı, kederimi saatler
Ya hep seni geçmekte
Ya sana çeyrek kalmakta zaman
Demledim hüzünlerimi
Vakit gecenin bir yarısı
Milyonlara bölünür uykum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!