Bir kavga çıksa da dalsam,
Dalsam içine.
Savurup sağa sola yumruklarımı
Hıncımı, öfkemi köreltsem.
Kızgınlık gırtlağıma dayansa
Bıçak gibi.
(Daima özgürlük, demokrasi ve kardeşliğin bayraktarlığını yapmış olan, sevgili dost Aysun’a ithaf olan ve 1990 yılında kaleme aldığım bu şiiri, onun rızasıyla tabusuz, takıntısız, yalansız ve yapaysız bir dünya umuduyla öngörüsüz herkesle paylaşmak amacıyla yayınlanmıştır.)
Bir kız tanırım
Uzun boylu
Uzun saçlı.
Bir ince elveda dokuyacağım.
Senin mutluluk pencerelerine.
Sonra bir yol çizeceğim bulutlardan.
Ve bakışlarımı sona koşturacağım buradan
El ettiğimde dokunabileceğim.
Seni bir kartopu
Bir kumru kondu balkonuma
Kanatlarında bir gümüş halka.
Gözleri günün en sıcak anı.
O bana bakar ben ona.
Bir başı boş hava eser aramızda.
Dağıldım.
Bilemezsin ne çok utandım
Ağır gelmekteyken
Tek kelimeyi sarf etmek
Yüzlerce mısralık
Methiyeler sıraladım.
Sana yolun nereye demeyeceğim.
Ayakların tozlu
Dudakların kuru,
Parmakların süngü demeyeceğim.
Sana omuzların neden yorgun demeyeceğim.
Alıp götürür seni bir akşamüstü
Bir beyaz taksi,
Bakakalırım ardın sıra
Donar yüreciğim.
Buz keser kanımda Sibirya.
Hınca hınç dolar özlemin içime.
İşte çıkıp geliyorum çok uzaklardan
İki elim iki böğrümde
Türkü söylüyorum.
Bir yaraya merhem çalar gibi,
Gülüyorum
Hasretlerimi toparlayıp
Değme gözlerime
Kuş tüyü parmaklarınla.
Dolanma kulaklarıma,
En dolambaçlı girdabı çizen sesinle
Yaratılmak başlı başına bir mazeret.
Dokunmak iplik iplik, renk renk.
Biçiyorum altın başaklar gibi
Ömrümün hasadını
Ve
Dönüp bakıyorum ardımsıra
Ne dişler kalmış
Ne de kesilip sim diye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!