Kalk, kalkar ve kalkacak zamanlar
Üslup ve davet, süzülen sakat bulutlar
Irkımın dinimin sevgimin devamın da
Tanımak, yanmak ve uygar acılar
İnce ses ve keskin mısra
Zehirli varlık kımıldadı
Yaşamak çürümüş meyvelerinden utanarak
Etkin ve yetkin olması gereken ne varsa
Yaprakların umudu olarak kımıldadı
Duvarlarımız da
Bütün farklılıklara egemen olmuş
Varlığına yabancılaşmamın acısı
Doğanın yasına yenilen bir çiçeğin
Yasın da büyütmüştüm
Ahlar ağacı mı
Sen giz yağmuruna çırılçıplak vuruldun
Bütün sensizliğe, algı ihate edilmiş kuşlarla
Senden uçtun
Ses etmeyişi sessizliğinin ve kuşlar
Uzaktan ıssız, sessiz bir sevda
Her yaşta seni sevdim
Öleceğim yaşta sana geldim
Ben hep öleceğim yaşa gelmeden de
Sana geldim
Kırgın, ezik ve mağrur bakışım
Güneş bir mızrak yükseldiğin de
Kanların üzerin de döner, umudun topaçı
Oysa ben
Beni ahde vefaya zorlayan mahcubiyetimden şikayetçiyim
Ha yükseldi ha yükselecek
Sokaklarım, şakaklarım, kimim ve kaçım
Boşluğa demetlenmiş ağulanmış, vedalarım
Eşiklerin nabzını yokluyor, ölmeye yüz tutan evim
Kapından gizlidir, kapının sesi ve sessizliğim
Öyle bir hengamedeyim ki
Rengimi suyla özdeşleştirsem
Yokluğunu kirletirim efendim
Sen öyle güzel varsın ki
Tüm felsefelerden uzak da
Sular ıslanınca ümit pazarından gözyaşı aldım
Çamurlaştı kederime damlayan su
Hayret arzularıma engel ancak hayretleşen kavram
Merak geçimini akkımdan sağladığı sürece
Hayret ki keşkelere engel
Hecelerin şavkı vuruyor şüphenin pusulasına
Kanlar demleniyor içine biriken şüpheler ocağın da
Yandan ve doğrudan şüpheli sınıfsal kalabalıklar
Bin yıl öteden tenhalaşıyor şüphe zamanın da




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!