Ey gönül
Can cemaline bağ bahşetti aşk
Şarapları beni esir eder
Hikmet anı sarmalamış, gönül sarhoş düşmüş
Dost sofrasın da, vuslatın iştiyakında
İnsan manadır, kelime değil
Kelimeler mahiyetinde dünya
Yaşınca yetmemiş dalında ham meyve ki
Zıtlıklarla desenlenmiş tasarım ahengin kendisi
Kurşunu eziyoruz gülden günlerle
Sıçrayişını erteliyor parmak izi
Bir iz,eser olarak kalıyor güneşin teri
yaşlı Evlerin, dökülen dişlerine benzeyen pencerelerin de
Umudun nağmesi değerlenir yüzünden
Sert kırılır mizacım kimsesizliğimden
Başı kesilmiş bir kuş gibi giderken bu düzen
Rahat akan kanlara niyaz ederim
Varlığın kinim olur
Kinime misal olan zaman
Vaktinden önce açar
Ama ben ölümlüyüm
Şavkı hantalladı ve sinerek engin kayalardan
Bizi andı akşamın sukutuyla
Buydu susatan ayı, ahmak ıslatan ölüme yamanmiş yaralardan
Sonra sanrilı bir akşam can çekişirken
Dahasına ömrü yetmedi kelimenin, beni anlatmasina
Emeğe,ekmeğe,kitaba ve karıma
Kendinden bir devir inzivaya çekilmiş
Bir tuzun rahmine yeni inmiş gibi
Sukut mataralarının dudaklarını çatlatır
İstanbul
Bozkırın türküsünü acılar ekin misali biçerken
Önce söz sonra kan ve kavranan
Beni anladığın zaman
Yaşamakdan söz açacaklar sana
Gizli ilimler de barındırdım gözlerindeki Masumiyetin iklimini
Kimsesiz anardım ona olan itiraf şiirlerimi
Beni anlatabilmek, kendime
Beni ve ölümü ve ikimizi
Bizi sırladılar ve sürdüler amentü diyarlarına
Noktalandı yazgım başka noktalar uğruna
Kendimden zamirler döküldü




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!