Abdestini alıp evinden çıktı.
İmanı göğsünde, bir cesur adam.
Ardına dönüp son bir kez baktı.
Şehidlik düşünde, bir cesur adam.
Evlatlarını tek tek öpüp alnından.
Bu bir pazardır, geçenin uğradığı,
Kimi alır, kimi satar birtanem,
Sevda balçıktır düşenin çırpındığı,
Kimi çıkar, kimi batar birtanem.
Kiminin korkulu kabusu olur,
Bir pantolon, bir ceket ve hatta yalın ayak,
Gidiyorum, bu dünya sizlerin olsun,
Şafağa yakın bir an, tanyerini yırtarak,
Gidiyorum, bu dünya sizlerin olsun.
Geri dönmeye asla kastım olmadan,
Yılkı atlar gibi koştururken peşinde,
Yerimi alamadım bir tek gülüşünde,
Yüreğimi eriten o hasret ateşinde,
Yandım, iflah olmayışım bundandır.
Kuraklıktan kırılan gönül memleketine,
Senden ayrı kalışımın,
Kaçıncı gün dönümü bilmiyorum,
Ağaçların kaçıncı gazel döküşü yollarıma,
Kırk tas su dökünse rüyalarım,
Girermisin, kırklanmış uykularımın koynuna,
Siyah saçların serpilirmi yanı başıma,
Acımıyorlar, ne ihtiyara, ne gence.
Aç ve susuz yaşıyorlar günlerce.
Yüreğim yanıyor tüm bunları görünce.
Bu zulmü anlatamaz ne dil, ne lisan.
Kanayan bir yaradır, Doğu Türkistan.
Ne kadar uzaksın bilmiyorum,
Bana ne kadar mesafedesin,
Bazen soluk alış verişimdesin,
Bazen hiç gelmeyecekmiş gibisin.
Mecburum sana desem,
Bulut gökyüzüne,
Yüreğinin ortasına gömsünler beni,
Derin bir çukur aç kazma kürekle,
Cenazemde ön safta görsünler seni,
Mahşerde buluşuruz, gelmemi bekle.
Kendini kandırma, bil istiyorum,
Doru atların koşturduğu,
Güneşin gölgelere ram olduğu,
Kimsenin görmediği bir diyardayım.
İçimde fevkalade bir duygu,
Az biraz sevda sarhoşluğu,
Kimsenin adını bilmediği,
Gönlümün kahrından gözlerinin cennetine,
Alevden kanatlarla, göç eden kuşlar gördüm,
Sen sakın düşme beni ısıtmak gayretine,
Yokluğundan daha az, üşüten kışlar gördüm.
Baş başa yaşıyorum tükenmez kederimle,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!