Uzun yoldan gelmişim
arkamda barikatlar,
yalnızım
üşüyorum
mevsim sonbahar
Seni yağmurlu bir günde vurdular
hep puslu kalsın diye belki ülke geleceği
yanıldılar
uğurlandığın gün
dört bir yandan gönül ışığı düştü
tabutunun üstüne
Bu gece olmaz beni bırakma
Bu yükü kaldıramam
Yıkıntıya dönmüşüm sensiz
Kırk yılanlar kemiriyor içimi
Taştı yine kabından
Düşüncem ateş çemberi
-Bir öz eleştiri denemesi-
Döl yatağına düşünce başlar erkeğin kavgası
Rekabet içinde oluşur duyguları
Ekmeği taştan çıkarmalıdır
Ağlamak kadına yakışır
Yine kaybetmiş gönülde terazi dengesini
Acı almamış henüz demini belli
Laf ebeleri susturmuş kahinleri
Kimlik bezirganı akıtmaya durmuş zehrini
Kaynağında su buz kesmiş
Kurumuş sel yatağıydı toprağım
Akmayı kesti pınarım
Vurgun yedi gözlerinin güneşinde
Çözüldü buz tutmuş doruklarım
Seline tutuldu
Kusurun penceresinden bakarsan insana
Söndürür mumunu zaafın soluğu
Küsersen yeşile
Dönersin griye
Kumsalda bir çocuk
Dalgalar dövüyor
Yüzükoyun yatıyor atık gibi
Bedeli Suruç’ta ödenen o oyuncaklar
Belki bu çocuğa gidecekti
Ekmek almak için yola çıkmıştı
Yeşili iğdiş etme görevlileri
Ateşleyince fişeklerini
Ana babanın tutunduğu dal
Gözbebeği Taze sürgün
Kırıldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!