Meltem rüzgarları eserken gözyaşlarımı kurutuyor
Bu yaşların yanaklarımda bıraktığı iz, adını somurtuyor
Görenler aht ile sorup, bu aşkın matemini sırtlıyor
Tek başımaydım, tek başına çırpınanları bulana kadar
İller harap olmuş, alt üst olmuştu, ben de üzgündüm
Perde aralanınca başlar oyun
Herkes rolünü oynar;
Kimi para, kimi aşk, kimi din için
Seyirciler de biziz oyuncular da
Bazen güleriz kendimize, bazen ağlar, bazen şaşırırız
Şah damarımı, söküp attım tenimden!
Anlaşılan, yine seni söküp atamadım...
Kim bilir, bizim için de vardır bir cennet
Bilmem değer mi bunca çekilen külfet ?
Değer mi tırnaklarımızın kanamasına?
Kendimizi gömeceğimiz mezarı kazmaya?
Kimden aldıysa havsalam düşüncemi
Gitsin onda bitirsin sonsuz savaşları
Kimden kaçıyorsa kalbimin çarpıntısı
Gitsin onda harcasın kesilen nefesimi
Yeter, yeter bitmedi mi kuruduğu!
Avucumda kaç adet Ali kurudu!
Dizelerim can alır, ben can veririm
Yaralarım aksa da sana kan veririm
Suya askın diye yol veririm
Sana paksın diye bol veririm
Ne üstümden geçen dünyaya küfretmek,
Ne de bana dediklerini unutmak isterim.
Ne yalanlar havuzunda mutluluk üretmek,
Ne de od içerisinde efkarı yutmak isterim.
Madem bu dünyadan da gideceğiz bir gün,
Yirmi yaşımda başladım ölümü beklemeyi.
Çok bekledim, hala yirmiyim hala ölmedim...
Düşünsene senle ben aynı karedeyiz,
İçimiz kıpı kıpır,
sen, gravatımı bağlıyorsun...
Bense, gözlerine dalıp gitmiş,
Çağladım bir sürü volkan gibi
Lavlar sadece yollarımı eritti
Korlarım örüldü sanki sırtıma
Yüküm yaka yaka sindi sırrıma
Zamanın fecri geçti idrakimden
Zayıf insanlar kaldıramayacakları yükün altına girdiklerinde; ya Tanrı’ya suç bulur ya kaldıramadıkları yüke ya da ayaklarının altındaki zemine, ayaklarının altından kaydı diye...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!