Cüzdanımda arayıp durma boşuna
Resmini bulamamak gitmeyecek hoşuna
Öyle bir inat taktın ki keçi başına
İnan ki bu sevda girmez yeni yaşına
Ankara, 31 Mart 2000
Hani
Nedensiz ağlamaklar vardır
Çıkıp gelir çat kapı
Ummadığın bir anda
O en serin zamanda
Hiç değilken havanda
Dudağından güzel sözler süzülsün
Başın eğip susma yüzüme karşı
Ağzından da hep inciler dökülsün
Boyun büküp susma sözüme karşı
Konuş Allah aşkına yüzüme karşı...
Savaş yıkıntıları arasında kalan
Yetim bir çocuğun
Olup bitenleri anlayamayışı
Ellerinde şaşkınlığın izleri
Kirletilen dünyasından
Uzak yıldızlar gibi parlayan buğulu gözleri,
.............................................................
‘’Anılar...Anılar...
Şimdi gözümde canlandılar
Anılar...Anılar...
Beni bu akşam ağlattılar’’
Çoşkun SABAH
Leyla’nın derdi neydi ki, düştü bir yar ateşine
Ama bilmez mi ki, Mecnun da var, yanar ateşine
Leyla’m ol ey sevgili ki, beni sen sar ateşine
Neden ayırdın bizi yüce Yaradan
Ne istedin gönüldeki derin yaradan
Sen değil misin bize aşkı aratan
Ahh.. Ayrılık çek git, çek git aradan...
Van 15 Mart 1996
Söyle eyy... afet-i devran
Seni nasıl bulayım?
Balta girmemiş orman
Dikenli yol
Yoksa
Patika mı seçeyim?
Yaşlansak da değişmiyor özlemlerimiz...
Gecenin eşref saati
Bedenin uyuşma vakti
Şairle hecenin buluşma akti var sanki…
Siliyorum geçmişini ‘’yok ki’’ diyorum
Sana yürek veriyorum, bana gönül ver...
Seviyorum gülüşünü ‘’hep gül’’ diyorum
Sana yürek veriyorum, bana gönül ver...
Ben seni çok seviyorum, sen de beni sev...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!