Kim nerden bilecekki yaşadıklarımı
Ellerini tuterken sevdanın
Mutluluk dolmuşken için
Ayakların yerden kesilmişken bir anda
Yüzleşirsin hayatla
Geriye sadece hüzün kalır
Gönlümün kırılan sokaklarında volta atıyor çocukluğum
Sokaklardan düşme eksik bir hikaye gibidir yaşanmışlığım
Anafor ardından gelen yıkım gibidir düşlerim
Bir yanım eksiktir,delik cebimden akar gider gülümsemelerim
Yüreğimin keskin harflerinde kırılır çocukluğum
/ ELLERİNİ TUTUM KADINIM, KIRMIZI KURDELENİN TANIKLIĞINDA, GÖNÜL NİKAHIMIZ OLSUN AŞK YOLUNDA /
Sesinin tınısında, suskunluğumda fısıltı oldu geldi aşk,beni kuşatan ne güzel an’ dı masalımsı ışıklarla içime doldun kanatlı melek misali,bir ömür sürecek rüyalarımda cennete uzanıp damla damla büyüdü, ürkek çıplak avuçlarımda,avuçlarımı doldurdun geldin aşkla
Soluğunu duyuyorum gül kokularında, sıcak nefesin uyanıyor düşlerimde, yüreğimi kuşatıyor iç çekişlerim, soluğunu duyuyorum adımlarımda, soluğunu duyuyorum yağmur kokusunda, ağaçlardan yapraklara sen damlıyorsun damla damla başıma, bulutlar seni çizdiğinde soluğunu duyuyorum deniz kokusunda gözlerinin iklimlerinde büyümek için düşmüşüm işte yola
// Ellerini tuttum kadınım, kırmızı kurdelenin tanıklığında, gönül nikahımız olsun aşk yolunda //
Kızma bana çocuk
ağlama, küfretme bana
sen türkünü söylersin Kürtçe
ben seni dinlerim Türkçe
çakmak çakmak gözlerinle
sen hoşça kal dersin Kürtçe
Bir çeşit Bağdat sendromu yaşıyorum, yüreğim ayaklanmış ruhum uyumakta düşe kalka yaşıyorum.
Ne zaman yalanlarla örülmüş duvarları yıkmaya kalksam altında kalıp tecavüze uğruyorum aslında kıstırılmış bir yaşam öyküsünün dışına çıkmaya çalıştığımıda biliyorm.
Figüran halimle baş aktörlüğe soyunup oynamak istiyorum beceremiyorum, içimdeki mutsuzluğun aktörleriyle cebelleşiyorum.
Güneşin bulutları yırttığı günlerle
erguvanlarla, mimozalarla, papatyalarla geldi
ilk yaz günü
sanki yağmur yağdı gün boyu
üşüyorum şimdi
Kayıyorum sehpalardan,yağlı bir ilmekten gerdanıma doğru..
Tuzaklar kuruyorum martıların kursaklarına ağlamasınlar.
Ben ağlıyayım mavi sulara doğru...
Gözlerimden akan her damla yaşın vebalini hak ediyor yüreğim,
Bu kez sana değil,böyle sevdiğim için kendime isyanım! ..
Bende tenime işlemiş sevdanın cam kırıklarını tırnaklarımla çekiyorum daha çok kanamak için...
Tenime değen kan kırmızı elbiselerim,avuçlarımda cam kırıkları saplanmış yüreğim ne yana kıpırdasam biraz daha kanatan, kefen biçilmiş yüreğim var terzisi sen olan. Bakire bir adamın apış arasında cehennem ateşinde yanan mavi düşleri var, sol yanı delikanlı sadık, sağ yanından kahpelik akan, güz yangınında kavrulan, nadasa bırakılmış topraklarım.
Mavi bir bulutu ağlatmaya kıyamadığım yağmurların var.
// Ben aşıktım, aşk olan sen.//
Dikenli tellerle ördüm sluetimi altı harfi nöbetçi diktim her yanıma,ölüm oruçuna yattığım sabahlarda dudaklarımla ezdim aşkı lal ettiğim dilimde söyleyemedim, kıyamadım senin bana kıydığın gibi,ağır ödedim aşkın bedelini.
Uyamalıyım ateş böceklerinin oyun bahçesinde
ben de tutuşmalıyım
geceleri uyumayan semayla oynaşırken
soyunurum kendi suyumda çırılçıplak
yanarım iki meşale gibi
iki yanan kanat gibi açarım kollarımı
Açık bırak kapıyı
bahçen görünsün uzaktan
kapama kapıyı demeyeceğim
biliyorum açık bırakacaksın
eğer bir gün gitmek istersen




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!