Bu arz-ı halim anamadır.
Elleri böğründe bıraktığım,
o yaşlı kadınadır.
Büzüştüm bir dağ koyağına,
ordan yazıyorum.
İçli içli bir kar düşer,
üstüne üstüne şehrimin,
ve ağır ve hazin.
Bir poyraz eser arkasından,
savrulur yağan kar.
Telaş ile perişanlık,
Dert başımda duman duman.
Yokluk desen eşiğimde.
Yaşıyorum bir varınan,
heç yokunan.
Gelip geçti seneler.
Ne görmüşki gözlerim,
Yaşaran gözlerimde büyüyen karanlık,
ve; bir bir kaybolan yarınlarım.
Öfkeye ve korkuya yenik bir tarafım,
bir taraftan hasrete tutsağım.
Bu soğuk şehir içimde gizlidir benim,
ben ise;
Bir başıma olduğum akşamlar,
tuhaf bir sıkıntı, okşar saçlarımı.
Sonra;
garip bir hüzne dalarım.
Bükülür boynum bir noktaya bakar,
Karanlık bir kenarda durgunlaşırım.
Kaç yalan söyledim,kaç kere döndüm yeminimden.
Gençliğimi,yükümdeki yalnızlığımı sattım pazar pazar,
Derdine senin düştüm düşeli.
Hak şahittir,ömür gitti ömrümden.
**
Anam fukara,görüp ağlar halime.
Ne köşkte gönül,ne sarayda,
Bir muhabbet,bir dost arar durur..
Ne zülü,ne gümüş,ne altında,
Eğlenecek,bir yer sorar durur.
**
Ne gönlüme bir yar buldum,
Şehrin yoksul kesimindeyim,garip bir alemdeyim.
İnsanlar bezgin,insanlar yorgun,kimse gülmüyor.
Zaman öylesine hain,bir o kadar zalim,
Kış bitmez,mevsim hep aynı mevsim.
**
Şehrin yoksul kesimindeyim,tarifi zor bir haldeyim.
kulağımda
yokluğun ve açlığın
ve kimsesizliğin,
dolanır durur uğultusu.
Kocaman deryaların ortasındayım.
Her gündüzün karanlığı,
Ne yediğim belli,
ne içtiğim bellidir.
Ne sevdiğim,
ne sevildiğim.
Beyhude gezer dolanırım,
başıboş,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!