Tek dal sigaram vardı az önce masamda bir an da kaybettim arıyorum, bulamıyorum. Nereye gitti bu lanet olası. Sinirlerim bozuldu. Arayışlarımdan yorulduğum ve sıkıldım yeter artık. Gidiyorum ben hiçbir arayışın yükünü kaldıramıyorum, çekemem hiçbir arayışı ve senin kaprislerini… Kendine iyi bak ve inatçılığın muazzam gücünü kutla….
(Ahsar Zerefşan/ Denemeler - Temmuz 2024)
İnsan, kendine ettiğiyle eskirmiş meğer… Ve biz, kendimizi yıka yıka bitiremediğimiz o günahlardan daha da yaşlıyız.
Kimin günahına denk düştü doğuşumuz?
Bu dünya bize dar bir kabir gibi. İçinde dönüp durdukça duvarlar üstümüze geliyor. İnsanlar “umut” diyor, biz ise kırılmış aynalarda yüzümüzü arıyoruz hâlâ. Ne bir sevda tam oldu içimizde, ne bir kin tam öldü. Yarım kalmak bizim alın yazımız sanki...
bir nehrin akışına yetişemeyecek kadar yavaşım. İzin ver, sırtımdaki bu dünyayı gözlerinde bırakayım.bir denizin kıyısına adım atacak gücüm yok, Sadece yüzüne bakmak istiyorum, ne olur…(AhsarZerefşan)
Bana “Neden şiirler yazmıyorsun, neden güzel sözler söylemiyorsun, neden sustun diyorsun? Neden kalemin sessizleşti, duyguların bu kadar uzak, cümlelerin bu kadar yorgun? Kalbinin derinliklerindeki melodiler neden sustu? Sözcüklerin gücünü neden bırakıp, İçindeki denizlerin fırtınalarına neden göğüs germiyorsun böyle sessizlikle baş başa kaldın?” diyorsun…
Sana şiirler yazmadığım, güzel sözler söylemediğim, neden sustuğum sorusuna cevap vereyim. İçimdeki kelimeler, acının ve yalnızlığın derin sularında boğuluyor. Kalemim, bu dünyadaki acı ve karanlığın yansıması olarak sessizleşti. Duygularım, hayatın kasvetli gri tonlarında kayboldu, cümlelerim yorgun ve tükenmiş. Gözlerimdeki ışıltı, dünyadaki adaletsizliklerin ve acıların gölgesinde soldu. Kalbimin derinliklerinde kaybolmuş melodiler, insanlığın yaşadığı büyük trajedilerle boğulmuş durumda. Sözcüklerin gücü, bu acı dolu dünyada yetersiz kaldı ve sessizliğin içine hapsoldu. İçimdeki denizlerin fırtınaları, bu dünyanın acımasız gerçekleriyle boğulmuşken, yaşamanın rengini kaybetmek zorunda kaldım. Her şeyin üzerinde karanlık bir örtü var, ve ben, bu örtünün altına gömülmüş duygularımla baş başa kaldım. Bende akıl mı bıraktı bu çağ? Zalimce Narin'lerin göz yumduğu, vicdanını kaybetmiş bu dünya, içimde bir parça huzur mu bıraktı?
Yüreğimde sakladığım son kırıntıları bile söküp aldı bu zamanın acımasız eli. Savaş meydanlarında masumiyetin kanla yıkandığı, minicik bedenlerin soğuk toprağa düştüğü bir dünyada, hangi ilhamı bulayım? Kaybolan, yok olan, bir daha asla gülümsemeyecek milyonlarca çocuk var…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!