…..Hukuk fakültesi son sınıftan okulunu bitirmeden ayrılmış olan Kasım, her akşam içmekteydi. Kendisini tanıdığım ilk yıllarda kendisiyle çok fazla samiyetim olmadığı için ona neden bu kadar çok içtiğini soramıyordum. Nasıl olsa bir derdi var! ki bu adamın, her akşam içiyor diyordum içimden. Bu kişi ne zaman içerken görsem, kendisi içtiği gibi yanına gelen tanıdık tanımadık kim gelmişse yanında mezesi ile birlikte gelenlere de içki yiyecek ikram ediyordu.
…..Ben onu yeni tanıdığım yıllarda henüz daha evlenmemiş bekârdım ve onun yaşadığı ilçeye yeni tayin olmuştum. Mesaim olmadığı zamanlarda onun her akşam devam ettiği şehir lokaline gidiyor, yatma zamanın gelinceye kadar olan vaktimi orada geçiriyordum.
…..Adını bile henüz yeni öğrendiğim bu adından bahsettiğim Kasım isimli kişi tanışmamızdan sonra, bana yakınlık göstermeye başladı. Onu ilk tanıdığım yıllarda o benden çok daha yaşlı biri olmasına rağmen benim gibi bekârdı. Yaşını kendisine hiçbir zaman kaç olduğunu sormamıştım amma, sağdan soldan onu yakından tanıyanlardan öğrendiğim kadarıyla onu tanıdığımda yaşı en az kırkın üzerindeydi.
…..Kasım yakışıklıydı sportmendi, istese çevresinden her güzel kızı alabilecek sevebilecek bir yapıdaydı. Üstelik de, gördüğüm kadarıyla duyduğum kadarıyla çok da zengin biriydi. Bulunduğumuz ilçede bahçeleri tarlaları deniz kenarında geniş büyük verimli arsaları olan biriydi. Böyle biri olmasına rağmen o yaşına kadar hiç evlenmemiş bekâr geziyordu ve babasından kalan mallardan her yıl birkaç parçasını satarak onun parasıyla eşe dosta içki yemek ısmarlıyor, gece kulüplerinde bir tarafında çilingir sofrası elinde bir deste iskambil kâğıdı her önüne gelenlerle ya da şehrin kalburüstü memurlarıyla eğlencelik kumar oynuyordu.
…..Oynadığı kumar masasında çoğu zaman şehrin devlet dairelerindeki kalburüstü memurları oluyor, onlarla oynadığı zamanlarda yanına kurdurduğu çilingir sofrasından kuş sütü bile eksik olmuyordu.
…..Kasım’ı bu hareketlerinden’ midir nedir bilinmez amma, şehirdeki herkes onu çok seviyordu. Kimin yanına gitse saygı sevgi görüyor, ona karşı saygılı oluyorlardı ve devlet dairelerindeki işleri kolayca çözülüyordu.
Akşam olup gökyüzüne bakarken
Gökyüzünden, bir şavk düştü önüme
Ayın şavkı hale, hale yansırken
Daldım gittim, gözüm yaşlı geçmişe
Akşam vakti ay çıkarken ben yine
Bu gece ben seni düşünüyorken,
Durmadan ağladım, durdum azize,
Gözlerim tavanda, seni düşlerken,
Hep seni düşündüm bu gün Azize.
Hiç bitmek bilmeyen gecelerimde.
Bağzanı hazansa daldaki gülün
Sevinme mutlaktır her güle ölüm
İlaçtan iğneden, çoğalsa ömrün,
Yine’ de gelirdir, sonunda ölüm.
Dağları delerek, varılan aşkta,
Şu bahar ne güzel mevsim
İnsanın içi ferahlıyor yeşile baktıkça.
Kuş sesleri
Bülbül sesleri
Ve göz dolduruyor bahçelerin gülleri.
Toprak kokuyor bir taraftan
Bahçelerde açsa’ da, ilkbaharın gülleri,
Koklayamaya gücüm yok, şimdi gönül yorgundur.
Esmez oldu başımda, artık kavak yelleri,
Mevsim bahar olsa’da, bence mevsim hazandır.
Gül ağacım gül verse, artık benim neyime,
Bakma benim, gözlerimin içine
Sonra beni bir’ de, candan edersin.
Bir şey olmaz, deme sakın bakmakla
Sonra beni bir ‘de, candan edersin.
Bakışların, can yakarken karşımdan
Yağmur yağıyor
Bed bereket geliyor, toprağa.
Ağaçlar, yemyeşil.
Pak.
Ve toprak kokmaktadır burnuma.
Ben gece kuşuyum.
Geceler yol gösterirdir benim düşüncelerime
Ve!
Uzun, uzun bakarım geceleri gökyüzünde gördüklerime.
İçimi burkan boşluk
Gökyüzünün mavisi birleşmiş içimde
Hüzünlü bir duygu kapladı şu benliğimi,
Adı,
Belki yitik bir sevda
Belki’ de, hasret olan bir duygu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!