Dede canın gözlüğü çekti ilgimi
'Bakayım hele şuna.' diye aldım elime
'Eyvah.' tutamadım düşürdüm yere
Kırılıverdi gözlüğün camı
Ben kaşıyarak kafamı:
'Şimdi ne etsem? '
1/:
Eski zaman çerileri
Masallara yakışırlar.
Bellerine yalbırdak kılıç takıp
Hilal gibi yay alırlar ellerine.
Yolları bizim masala uğradığında
1/:
Sonunda güneş doğdu.
Nihayete erdi sihirli gece.
Ama biraz uzadı işim.
Son düşlerimi görmeye gittim
Birazdan geleceğim.
1/:
Ne zaman girse,
Yeşil kokulu yaşamıma
Komşu ormanın uzun boylu beyi,
Yani puanlı zürafa amca.
Gözlerimi uyku sarar.
Birinci Mektup
Bu dolaylar bildiğin gibi değil emmoğlu,
Kör olası olaylar manidir cümle güzel işlere,
Bu işlerse bildiğin işler işte:
Aşiretçilik, kan davaları ve dağda silâh sesleri…
Tarlaların nemli koynundan
Patladım çıktım dünya yüzüne
Böyle bir ilkbahar sabahı
Ayşe gördü ilk önce beni
Ahmet sevindi
Mahmut çırptı elini beni görünce
A/:
Bu gün gökler ağlıyor
Ona bakıp ben de ağlıyorum
Gök yüzünün gözleri yaşlı
Yaşlı benim gözlerim
Göğün gözleri 'yaşlı'
1/:
İşte geldi ayların lepiska saçlı kızı
Yani yazı bitiren sarışın eylül.
Fıkır fıkır şimdi tüm çocuklar.
Ellerinde rengarenk uçurtmalar,
Hepsi de karşı dağdalar,
Allah’ım varsın ve birsin.
Sen, her zaman dirisin.
Allah’ım varsın ve teksin,
Sen bizlere gereksin.
***
Senin yoktur benzerin,
Düşündün mü hiç evladım?
Kâinatı bir zerreden,
“Ol! ” deyip de yaratan kim?
Sarı sarı yıldızlarla,
Pırıl pırıl donatan kim?
Dünyamızı dört bir yana,
Üstadı şahsen tanımamakla beraber memleketlisi (Sorgun) olmam hasebiyle ismen bilirim. Benim de Ahmet Yozgat adında bir eski arkadaşım var. Şiirle de ilgilenmez. Bu sayfayı görünce sandım ki O... Sonra şiirlere ve şiir sayısına baktım da aman Ya Rabbi... Bir ömre sığmaz bunlar hem de bu kalitede, ...
Birkaç şiirini okur okumaz anladım ki sıradan olmayan, farklı, orijinal bir şairle karşıkarşıyayım. Şairin üretkenliği karşısında hayretimi de ifade etmeden geçemem. Kendisini okumaya ve takibe değer buluyorum.