(...elbette sana! ..)
Önce/
Seni ve beni düşündüm dün gece! ..
Sımsıkı sarılmış iki hayâl gibiyiz sanki...
Yüreğimizdeki o görünmeyen kuvvet:
tınladı tetik,
çınladı silah...
bir deli mermi
sarhoş körkütük:
hiç söz dinler mi?
onur duyduğum delice bir sevdanın
özlem dolu gözbebeklerinde ışıldayan
yakamozlardı gözlediğim
geldiler...
alabildiğine kıvandım / dünyalar benim sandım...
Sana kem gözle bakan gafilleri neyleyim,
Bir melek kadar temiz yüreğini bilmezler...
İste, yüreğin için arzı yeksan eyleyim;
Görüp, kendi kendini yer kendini bilmezler...
Yüreğe ilmek ilmek işlenmiş nakışları,
mangal gibi bir yüreği vardı…
oylum oylum oydular,
bir döşeğe koydular…
sevgi sarmaşıkları beslenirdi
…….düne kadar yüreğinden,
şimdi çepeçevre ökse otları sardı…
Sen, başımın belâsı...
....Sen, aklımı başımdan
.......alan belâlı kadın!
Duydun mu hiç ölümün
....kör gözlü sevdalısı;
.......ağu kokan soluğu,
(Hanımefendi’ ye…)
kocaman ağaç ve sen
/ressam ben olmalıyım ama!
Sabahlara kadar sevişmek varken,
Yastığa baş koyup uyumak niye? ..
Aşkın doruğuna erişmek varken,
Koyunları sayıp uyumak niye? ..
seni ne etmeli bilmem ki güzel
burnun kaf dağına dokunur durur
nasıl da kurarsın böyle müptezel
düşler ki nefretin, kînin kudurur...
çifte kavrulmuş bir kahveden nazar
“Fena sayılmazdı geçmişim.
İki ileri bir geri yürürdüm.
Mutsuz olduğum anlar çoktu belki ama mutlu olduklarımın yanında, yine de bir mânâ ifade etmezdi mutsuzluklarım...
Ağlardım ama gülmelerim daha baskındı...
Kaybettiğim de oluyordu ya, kazançlarımı hiç yadsımazdım...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!