Ölümün kokusu, ekmeğe sinmiş
Kurşunlar asılmış, kirpiklerime..
Gökyüzü; nerdeyse, alnıma inmiş..
Bir hüzün bulaşmış, sevdiklerime! ...
Ana! .. kayıp gitsem, bir yıldız gibi
Ey topraktan çanak yapan,nazenin
Ellere hükmeden..yaşlı,Nurlu Pir!
Topraktan heykele can ve söz veren
Ezeli,ebedi Nur’a ne denir?
Hasta bedenlere şifa,dağıtırken; sessizce..
Eyvah! ..Gölbaşları'nda çiçekler soldu gitti
Dualar dökülürken,hasta dudaklarından..
Güneş, Cennet'ten doğdu; bir güzel RÜYA bitti!
Karanlık gökyüzünden, kayan bir yıldız gibi
İnce, titrek çizgiler..ve ışıklı bir hale
Gözlerin,semaların sırlı denizlerinde
Çırpındıkça düşürdü; gönlümü,halden hale..
.
Ey ışıktan yontulmuş; şeffaf,narin Rüya Kız!
Taş surların oyuğunda, ılık kan..
Şimdi, hangi tel duvakta çiçektir? ..
Yarabbi; ne zaman, hangi kutlu gün
Bayraklar,rüzgarla güreşecektir? ..
Dalmıyor, desem:.. yalan! .. Etimesgut’da akşam
Gözlerim, tepelerde; tek tük çam dallarına..
Bir parça askerlik var, biraz sevda, biraz kin..
Sonra takılma hüznü, kederin ağlarına..
Yollardı, seller gibi vadilere koyulmuş
Büyük işler, konuşuluyordu mecliste..
Hiç kimse, buzdan bir cezve içinde
Kahve pişirip dağıtan,uşağın
Varlığını hissedemedi...
Bir kuş konmaz başına; karları yağdıran kim?
Erciyes Karları’nı; çaydan, ottan, koyundan süt yapıp sağdıran kim?
Hangi parmak, hangi göz, hangi dudak karışmış; eteğin toprağına
Ki, Bahar’da yemyeşil bir Kayseri halısı; döşeyip kaldıran kim?
Şu serin masada oturacaktık..
Başını hafifçe yana eğecektin
Mavi gözlerinde, ışıl ışıl bir tebessüm
Saçlarını, gözlerine dökecektin....
Büyük yapraklı ağaçlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!