Ham meyveydim baharımda
Olgunlaşmadan zarımda
Dalımdan çok erken koptum
***
Savruldum hayâlde, düşte
Düştüğümde kor ateşte
Uslu musun,deli misin gönül sen!
Aşk sazının teli misin gönül sen!
Yoksa poyraz yeli misin gönül sen,
Ese ese ben de hâl mi bıraktın;
Umduğun dağlara kar yağdı gönül,
Korulukta üveyikler uçmuyor
Baltaya sap oldu mazılarımız
Ağzımızı bıçak bile açmıyor
Arttı içtimaî sızılarımız
***
Şakîler bu yurdu sahipsiz buldu
Atlar, ayakta uyur dengeyi belirlermiş!
Eşekler, yük çekmeyi atlardan bilirlermiş!
Rüzgârdan savrulurken bataklıktaki sazlar;
Ağaçlar, eğilmeden ayakta ölürlermiş!
12 Mart 1971
Özlemim Dağlaradır
Dem’i bahar, alaca kar koyağında dağların/
Koyunları, kuzuları özlemedim diyemem/
Ovalar, kuş bakışı ayağında dağların/
Boz dikenli yazıları özlemedim diyemem/
Söyle! Mahzun eden şey nedir seni?
Hâl/hatır sorarım,duymazsın beni.
Herhalde başınızda yel esiyor,
Sevgilim! .
***
Sürekli pür dikkat,içli ve derin,
Kalk gardaş gidelim başka diyara,
Ayaklar baş olmuş bizim ellerde.
***
Merhamet buzdağı,vicdanlar sağır,
Yürekler taş olmuş bizim ellerde.
***
Tahminim odur ki taş yağsa gökten,
Gariban yoksulun başına yağar!
Varsıl, yine gün çalarak felekten,
Yıldızların memesinden süt sağar! ..
1974 Erzincan
Gene bir lâf curcunası ve gene bir centilmenlik furyası almış başını gidiyor ki, sormayın!
Ne kadar memleket aşkıyla yanıp tutuşan ve ne kadar millet muhabbetiyle özü göyünen, ‘kara sevda’ lılar varsa, ağız birliği ederek yollara dökülmüşler. Sanki, ‘ortak ifade’ kullanmak için, aralarında ‘deklarasyon’ yayınlamışlar. Diyorlar ki: “Artık vaktimin geldiğine inanarak, A partisinden adaylığımı koymuş bulunuyorum. Bürokratik tecrübelerimle bilgi birikimimi, halkın mutluluğu doğrultusunda harcayacağım. Kendimi bu hususta yeterli görmekteyim.” vs.
Vay be! .. Argo diliyle illâ da ‘kıl’ olduğum şu ‘bilgi birikimi’, hele de ‘bürokratik deneyim ve tecrübeler’ şerhi! Bir de bunların, ‘halkın mutluluğu doğrultusunda’ kullanımı... Oh ne büyük bir lütuf! .. Ne büyük bir ‘âl-i cenap’ lık ve ne kadar ‘hümanist’ bir yaklaşım... Gönlünü bir Leyla’ya kaptıran Mecnun misali, aklını-fikrini mebus olmaya endeksleyen ve kendisini kırmızı meşin koltukların bir numaralı ‘vârisi’ sayan, namzet vekilimiz; hayal aleminde ki hizmet serisini sıralamaya devam ediyor:
“Mecliste sırf parmak kaldırmak için milletvekili olmayacağım” (yok yav!)
Aç kurtlara karşı şimdiye kadar,
Kaç kuzu kolladım bilen var mıdır?
Çok şükür önüme çıkmadı radar,
Kaç ayı solladım bilen var mıdır?
Kaç yıl erteledim günü yarına,
Ahmet Süreyya Durna.
Bakilacak degil okunacak bir sairdir..
O Ki antolojinin (coklari farkinda olmasa bile) kalitesidir,
Gözlerim islanir siirlerinde
Anadolumun, yüregimin sesidir..