Altın sarısı çınar yapraklarının
İnce bir yorgan gibi,
Yolları örttüğü demlerdeyim.
Emirdağ'dayım,
Emirdağ'da
Uzun Çarşı'nın merkezinde,
Alsın da rüzgâr seni sıkıldığın yerinden
Yağmurlara götürsün sırılsıklam olmaya.
Efsûnlu gözlerinin mahmur süzmelerinden
Erisin bitsin dağlar, kül olsun yalçın kaya.
Rüzgârlarla dağınık, yağmurla ıslak saçın
Her gün başka dünyam bugün bambaşka
Kemirir beynimi düşüncelerim
Tövbe ettiğimden bu yana aşka
Uykusuz geçiyor tüm gecelerim.
Düşüncem yabancı hakikatlere
Bu rüzgâr böyle niçin delice eser?
Bu rüzgâr ne der?
Bir mana veremez mi gelip gittiklerime
Âh u zâr eder...
Alışkın yasıma gök ve yer
Hiç kimseyi üzmek değil muradım
İlham gelir ben söylerim, bilesin.
Derler ki:'Deliye çıkacak adın.'
Çıkarsa da Allah kerim,bilesin.
Ağrır, haksızlığı görünce başım
Bir çift efsûnlu gözde kaybettim şuurumu
Leylâ,Mecnûn söyleyin yoksa,yoksa “aşk” bu mu?
Kuyuda Yûsuf gibi derin rüyâlardaydım
Bir Züleyhâ pençesi beşe böldü uykumu.
Işıksız bir yoldayım kâh yürür kâh dururum
Kays gibi avuçlarım kaldırımlardaki kumu.
Beraberce 'Derdistan' demiştik ükemize
Her ah çekişimizde başkenti özlemiştik.
Ülkemiz insanları saygı duymuştu bize
Elem kavşaklarında sevgiyi gözlemiştik.
'Ah'daydı sarayımız,kölelerimiz yoktu
Ezelden ebedîye eserken sevdâ yeli
Şekil vermiş Âdem'e Tanrı'nın kudret eli
Bir ilâhî solukla balçığa bezenen AŞK,
Bilmem, kaç bin yıl oldu ruhları terk edeli? ...
Aramak zordur dediler.
Arayacağım dedim
Zor da olsa.
Aradım,buldum...
Mademki buldun, kaybetme dediler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!