Ahmet Karaoğlu Şiirleri - Şair Ahmet Kar ...

Ahmet Karaoğlu

Sitemlerin yüzünden oldum verem
Bir canım kaldı onu sana verem
Aldım garip başımı düştüm yola
Kimseleri bilmem nere giderem

Ah bu halim inan senin elinden

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Saçının teline bülbül konar
Gül dalı sanıp aldanıp kanar
Tenden gelen koku gülden sanar
Bülbül hem de deli gönül yanar
Nerden takıldı sevdan aklıma
16/02/2013

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Naçizim belki yoksa da kıymetim
Ucuz olamaz bedelim asla hele pahalı
Olmadı topraktan başka bir dostum
Dinlemez çekerler altında olsa da halı

Üzerindeyim şimdilik şükür ayaklarımın

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Sevdim desen o gözler öldürür insanı
Öyle bir sevda candan alır dil lisanı
Gönül isyan eder beklemez mart nisanı
Muradım güzel gözlü o yâre kavuşmak
03/2013

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Sana niyet ile kıbleye namaz kılındı
Boynu bükük bir kenarda duran o kulundu
Âlemde boş durmayıp hem koştu hem yoruldu
Geçte olsa anladı tek yol senin yolundu

Verdiğin nimetleri az sanıp çok istedi

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Ne çok sevmiştim ölürcesine
Sevdamı bağrıma bastım sine
Gözden sevdi kalpten demesi ne
Zulmettikçe bağlandım aksine

Senin için her şeyi denedim

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Sanma ki beni bir serseri
Bir kere gönül sevdi seni
Sevilmeden oldum yârin esiri
Şimdi ben divane miyim?

Bu kalbim senin sevgini taşır

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Çoraplar Tek Eş
Adamın memleketi soğuk olursa, korunmak için; kat, kat kazak, üst üste çorap, kalın pantolon v.s giyinmek zorunda olur.
Çalıştığımız yer büyük bir hastanenin mali bölümü olduğundan; işi olan, alacağı olan veya bazı dostlarında uğrak yeri olması nedeni ile yoğunluluğu olan bir ortamdı. Çalışma temposuna uymak, verimliliği sağlamak adına samimi olduğunu bildiğimiz bazı dostları incitmeden, kırmadan zaman, zaman küçük şaka ve esprilerle onları karşılardık.
O gün; arkadaşım S.Bey; odama adım atmıştı ki; halıya ayağını bastığı yeri göstererek; “Basma, basma” dediğimde, şaşırmış bir halde acaba nereye bastım, ne oldu diye donup kalmıştı. Hemen “şaka, şaka” diyip, gönlünü aldım. Bu küçük şakaları dostlar hoş görebiliyorlardı.
Başka bir ilde hizmetimi tamamlayıp, emekli olarak yıllar sonra Erzurum’a dönmüştüm. Soğuk bir kış günü idi; namaz kılabilmem için bir camiye girdim. Paltomu asıp, ezanın okunmasını bekleyen caminin ön sırasındaki cemaate doğru yürümeye başlamıştım ki; özlemiş olduğum S.Bey’in karşıdan bana doğru gelerek, ayaklarımı işaret ettiğini gördüm. Yıllar önce halıya basma, basma dediğim S.Bey; o şakayı bana yaptığını düşünüp, hiç aldırmadan ona doğru yürümeye devam ettim. Fakat ısrarla ayaklarımı göstererek, oda bana doğru geliyordu. Ben sarılmak, hatırını somak istedim. Yaklaşarak; o’ hala ayaklarımı gösterip, “çorapların niye tek eş”. Dediğinde; etraftakilerin bakışları altında utanıp, mahcup olmuştum. Sıcak olsun diye üst, üste giymiş olduğum çorapların bir çifti açık, diğer çifti koyu renkli olduğundan sabah karanlığında fark etmeden çorapları tek eş giymişim. S.Bey’e yıllar önce yaptığım şakanın bedelini ödemiş oldum. Erzurum

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Ne sevdiğimi bildin
Ne sana öldüğümü
Bağlandıkça bağladın
Çözmedin kördüğümü
Ekim 2014

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Köyüme her fırsatta gider, gezer, dolaşır, eş ve dostların hatırını sorar, onlarla sohbetleşir, güzel vakitler geçirirdik.
Devam mecburiyeti olmayan üniversitede öğrenci olan yakınım E.Yöremizdeki büyük bir fabrikada çalıştığından ve sorumluluğu olmayan biri olduğundan okulunu bitirmek gibi bir gayreti de yoktu. Üniversitede uzatmalı okuyan yakınım E.okulu, uzattıkça uzatmıştı. Köye her gidişimde E.nin okulunu bitirip, bitirmediğini soran, Halit Emi; o sene yine köye gittiğimde, hemen bana ilk sorusu; ”E.efendi acep okuli bitirdi mi? olurdu. Ne yapsın adam bu kadar uzun süre tahsil yapılır mı diye düşünmüş olmalı.
Bende;
“Hele okuyor, inşallah önümüzdeki seneler mezun olur.”derdim.
Halit Emi; gözünün birini biraz büzdü, aurtları boş, ağzında dişleri yoktu. Çenelerini sıkıp;
“Hımmm.”dedi.”Maşallah, her hal en eneyisini ohir hemi.”dedi.

Devamını Oku