Ahmet Karaoğlu Şiirleri - Şair Ahmet Kar ...

Ahmet Karaoğlu


Ben neredeyim, şaşırdım. Buralar neresi? Evimiz yıkılmış, sokaklar kaybolmuş. Ne taşı kalmış, ne duvarları, ne de bahçesi. Bilen, tanıyan, yok mu? Ne olur, bir şeyler söylesin birisi. Hüzünlendim, içerlendim, sessizce bir kenara çöktüm. Çok soğuk denirdi, bu aziz şehre. Şimdi içimi yakıyor. Erzurum; sen bu musun? Seni tanıyamıyorum. Ayaklarımın üzerinde dolandım, çok yoruldum. Bir ses ver, ne olur? Seni duymak istiyorum. Soluyamıyorum, nefes alamıyorum. Kim kıydı sokaklarıma, kim sildi mahallemin adını? Gezdikçe içim kan ağlıyor, canım ERZURUM. O daracık sokaklarda bezden yaptığımız topla oynardık, Yorulup, acıkıp, komşu evinin birine dalardık. Komşu şefkati, ana şefkati gibiydi. Öyle “kanka, manka” bilmezdik, biz kan kardeştik. Soğan sokarcının bakır tavasıyla içerdik ayran aşını, Birde üstümüzü temizler, okşarlardı insanın başını. Bacalar yıkılırcasına oyun oynar, çıtalı uçururduk. Burası nere, hani o sokaklar? Komşular, bacalar. Neden yok oldu bu şehir, hiç mi yoktu hatırı? Öyle silmişler ki, ne kabristanı kalmış, ne yatırı. Tozun, kokun yok olmuş. Neredesin sen, ERZURUM? İtti, bitti oynayıp, kendimizden geçtiğimiz, Soğuk suların aktığı sularını içtiğimiz, Taştan yapılı tarihi sokak çeşmelerimiz nerede? Kamyon teker yanaklarından çıkarılan, Çemberlerin peşinden koşuşturduğumuz, Nefesimizin kesildiği, kıvrık sokaklar nerede ERZURUM? Her bahar kokan bahçelerde ki menekşeler, Gizliden sevilen yavuklunun geçmesi için, beklenen köşeler, Bütün mahalleyi gölgeleyen kavak ağaçları, Fırtınanın bile dağıtamadığı kargaların yuvaları, Tek, tük çatılı tek katlı, binaların saçakları, Mabeyni kurulan kalın söveli kapıların önünde ki tırhıçlar nerede? Buralar neresi, ben neredeyim? Senin gibi bende yok oldum ERZURUM. Dozerler, koca tekerli kamyonlar girmiş insafsızca, Adı Kentsel dönüşüm olsa da, geçmişe özlemimdir yakınmam. Yerlerine yapılacakların hatırasının olamayacağıdır dokunmam. Ne tanıdık bir kapı, ne bir taş bırakılmış, ne atadan yadigâr. Yok, olan şehirden koku kalmamış, yapılanı saymışlar kar. Sen atamın yadigârıydın, hatıramdın, sen derdimsin, sevdamsın. Sana neler oldu, neredesin? Can, canım ERZURUM. - 09.04.2017

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Bölgemizde; büyük bir hastanesinin mali işlerini yürüten ekiptik. Hastanemizde tedavisi yapılan, kurum mensuplarına ait masrafların takip ve tahsilâtını yürüten Nizam takipteki görevinden dolayı; zaman, zaman olduğu gibi, birkaç gündür ortalarda görünmüyordu. O gün daireye gelmişti. Baş veznedarın odasının kapısına sırtını vererek çökmüş, çay içip, sohbet ediyordu ki, dikkatimi çekti. Nizamın saçları dökülmüş, koyu esmer tenli, parlayan gözleri, seyrek dişleri ve yorgun traşsız yüzü ile iyice çirkinliği ortaya çıkmıştı. Dairemizin başarısı için de vermiş olduğu özveri ve gayreti biliyordum, ama yine de takılmanın tam zamanı idi.
-Ola Nizo; Bu dişlerle, bu gara gıllı suratla, bu çirkinlikle, kel başınnan gız olsaydın senin halın ne olurdi? Dedim.
Hazır cevap olan arkadaşım, Nizam bana baktı, gülümsedi;
-Beni bu halde ya sen alsaydın, senin halın ne olurdi? Diyerek beni yine dondurdu. (Erzurum yöresi)

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Sen Recep Tayyip Erdeğan'sın
Adını bütün Dünya ansın
Razı olsun senden Allah'ım
İyi ki başımıaz da varsın
20 temmuz 2016

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Yılmadım usanmadım
Her kesi ben sandım
Çoğu zaman aldandım
Yine lütfün olsun sabır

Seviyorum tüm insanları

Devamını Oku
Ahmet Karaoğlu

Sağ ayağı dizden aşağı doğuştan eksik olan mesai arkadaşım; otuzlu yaşlarına gelinceye kadar, bu eksikliği hiç belirtmeden koltuk değneği ile çok rahat yaşadığı gibi; mahalle futbol takımında da, başarılı bir performans gösterebiliyordu.
Protezin yapıldığı ilk seneler ayağına protez yaptırmak üzere, resmi sevkini yaptırıp, Ankara ya giden arkadaşım; yaklaşık bir aydan fazla prova ve takip için oralarda kalır. Dönüşü için Ankara Otobüs terminalinde hareket saatini beklemek üzere civarda dolaşırken Erzurumlu bir dost, bu arkadaşla terminalde karşılaşır. Hal hatır sorar. O’da ayağına protez yaptırmak için hayli zamandan beri Ankara da olduğunu söyler. Ayağının durumunu önceden bilen bu dost, yine koltuk değnekli görünce ona“Ola oğlum gene koltuk değeneklisen bu nasıl ayak yaptırma” diyince; Ona arkadaşım, çok rahat bir halde;
“He oğlum; ayağı mı da bagaja verdim.”Der.

Devamını Oku