Rüzgarın iğneleri saplı üç beş gündür
Şu traşsız delidolu yüzüme
Ve istanbul içinde döner dururum
Bir o yana, bir bu yana
Kazan kepçe misali
Yorgunum üç beş gündür
suçlu gözlerine ürkeklik dayanmış
yitmiş anlamlar telafi sözlerinden
pişmanlıklar beklemekten sararmış
solmuş sabır çiçeği beti benzinden
takke düşmüş, kel ümidin sönmüş
Gecenin siyah tülü
bahçeme inince
kıvılcımlar titreşirdi
mis kokulu güller arasında
Masal gibi gelir şimdi
Sevgili küçük adam,
Bu dünyaya geldiğinden beri
Kaç kişi tekmeledi seni?
Kaç kişi sıçrattı,
İstanbul'un çamurunu suratına?
Sen isli puslu sokaklarda,
Seni düşünmeden bir günüm geçmez
Çağlayan gözüme hiç sözüm geçmez
Sen bir yuvada kuş, ben dertli çoban
Benim mevsimim kış, sen taze fidan
yaşamakla bitmeyen,
kazandıkça yetmeyen
olgunluklar eskiten
fütursuz deneyimler
eskidikçe güzelleşen,
Cezve içinde, bir taşım hakkı şu ömrüm
Kuş kadar canı, çırpınır durur şu gönlüm
Dört duvar kalmış virane köşkdür şu ömrüm
Toy kanadında savrulan tüydür şu gönlüm
beşiğin taşında köklerin salmış
ululardan ulu, cânımsın çınar
yokuşun başında nöbette kalmış
zamanın yorgunu, cânımsın çınar
çelikten destekler, harlı kelepçe
O kömür gözlerin üzüm üzüm akıtır gecelere hüznü
Yanık yanık ter boşalır ensenden, sarmalar korkunu
Tutsak gözlerini dikip de gözlerimi köle etme beni çocuk
O balık ağzın sürgülü kilit, duvarlara fısıldar bilinmeyen sırları
Kurutur sesini aşağılık bir inat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!