çeşit çeşit palmiyenin gövdesinde gözlerin kurumuş
cansız yaprakların fıskiyesinde güneşler tutuşmuş
sarhoş etmeye görsün kokusu yanarken amber amber
suratıma tokat gibi yapışmış bir şiir, sanki makber
Sürün sefasını şimdi yüzmedesiniz ne de olsa
korunmuş, kollanmış dingin bir dünyada
vaktiniz dolunca mı başlıyor badireler
yoksa zaten varolan tepişmeler mi yaşadığınız
bir başlangıç çoklarınca ilk çığlığınız
Günaşığı her dönem
sararıp solarken kor gibi
yanar yüreği sevdasından.
Günaşığı doyamaz bakmaya
alamaz izlemekten kendini
Başka bir dünya gördüm, anlarsan eğer
Birlikte savrulursak, uğruna değer
Bakarsan hayata gözlerimle
Yürekten titrersin sen, koynunda keder
Fark etmek ayrıntıyı, korkunç ızdırap
yine yüzüyorsun karşısında akıntının
yılmıyorsun ortasında arsız dalgaların
her yaşında sarıldığın gibisin hayata
hayallere uyan odanda, öle yattığın
uyan sultanım uyan çocukluk bahçesine
eski bir bayram tuttu elimi, bırakmıyor
güncel kederler askıya alınmış sevabına
mendilin naftalin kokusu yine cebimde
boşluğunu leblebi şekerleri doldurmuş
öpesim gelmiş amber yüzlü müşvik elleri
unutamadım hala, dünden taze
sana ait yıllar, ömrüm de tükense
bastı mührünü aşkın, bak yüreğimde
örtülse de ışığın, geçmiş hep sende
Valide, camilerin en nakışlısı
dağlara çıkıyorum ben dağlara
başı karlı sarp kayalıklara
dudaklarım çatlayacak
ellerim nasır tutacak
sırtımdan ter akarken
ayaklarım buz tutacak
Bu şehir kenarları yırtılıp, kopmuş
Hatta çokça sararmış bir fotoğraftı
Geçmişin tozlanmış değerleri
İmparatorluğun soylu izleri
defterde kalmış birkaç mısra...
daha yakın olabilmek için sana
mümkün olsaydı eğer
sıyrılırdım bedenimden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!