Zengin ve çirkin dullar cehenneminde
Cenazeni kaldırıyorum bu şiire
Acım boğazıma düğümlenen ağlamaklı şairliğim
Kimsenin umurunda değil
Plaja mezara gider gibi gidenlerin
Bir melemen söyledim
Zaman elimden tutsaydı
Her günüm seninle
Her nefesim senin için
Her adımım sana doğru olurdu
Zaman seni beklerken
Çiçeklerimi soldurdu
Ağrılarım var benim
Denizlerin kirlenmiş ciğerlerinde
Nehirlerin kimyasal dolu teninde
Üstüne beton dökülen pınarın belinde
Köklenen ağacın
Üstüne basılan çiçeğin
Yalnız bir adam yaşıyor oralarda
Eski albümlere benden çok baktığı kesin
Terk etmek, terk edilmektir
Baba iyi misin
Yedi kat yabancın gibi
Sokakta tanımadığın bir adam
İlgisiz, sıradan, umursamadan
Ne olur gözlerimi uçurumlara atma
Bana öyle bakma
Benimle evlenir misin mutsuzluk
Sana söz veriyorum
Seni çok mutlu edeceğim.
Nasılsınız hanımefendi
İş güç çok bitkin değilsiniz umarım
Kediniz nasıl, o da iyi mi
Lütfen unutmayın fazla yaş mama
ve süt vermiyorsunuz, değil mi
Pencere kenarında çiçekleriniz
Gecenin bir yarısı soğuk bir İzmir akşamından
Sesleniyorum gönül kulaklarınıza
Hepiniz tanıyorsunuz beni
Yalnızların sığındığı sesin sahibi
Bazen gözyaşlarınızı taşıyorum yanaklarınıza
Bazen sevdiğinizin adını dudaklarınıza
Günlerdir gayesizce dolaşıyorum
Aklımı kaybettim, deli oldum deli
Yataklar zindan, yatamıyorum
Kaç Cumadır aramadım Annemi
Çoktan unuttum,
Angelica
Karnım ağrıyor seni düşündükçe
Vergi dairesinde sıra bekliyorum sanki
‘’Amaaan ödemesem de olur’’ diyemiyorsun
Gönül bu, kutsal bilmiş diyetini
Devlet Angelica, devlet gibisin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!