Öyle bir mahallede yaşadım ki,yüzyılın samimiyeti var,
İç içe geçmiş evler,anlatırken eski hatıraları,
Yine pişmanlık şarkıları söylüyor yıllar.
Sanki düşler ülkesinden bir resim,tahtalardan yama yapılmış duvarlara,
Elektrik direğinde bir isim,sokağın adı silinmeye yüz tutmuş,
Belli ki sokak bile kendi ismini unutmuş.
İhanetin bir sis gibi kapladığı bu yürek,
Siyahtan başka, hiçbir renge aşık değil.
Artık her sabah biraz daha sendeleyerek,
Ayakta durması mümkün değil...
Eskidiği söylenen aşklar,
Arşive mi kaldırılır?
Yoksa,
Yüreklerde özel bir yer mi ayrılır?
Sararan yapraklarla sonu geldi ilkbaharın,
Soğuk topraklarda başlayacak, bir hayâl yangın.
Bundan sonra günlerimi sonbahar süsleyecek,
Kan ağlayan yüreğim hep seni düşleyecek.
Bu gece ağlamak istiyorum,
Saçların değmesin yanaklarıma,
Gözlerime dokunma,düşünme boş ver,
Bu gece yalnızlığımı yaşamak istiyorum.
Dudakların gezinmesin dudaklarımda,
Gözlerini açınca,
Ne gökyüzünün maviliğini,
Ne gökyüzündeki kuşları,
Ne kuşların öttüğü bahçeyi,
Hiçbir şeyi göremeyeceksin;
Gözlerinde gözlerim olacak...
Gecenin mavisi sararken gökyüzünü,
Gözlerindeki yaşı anlamak mümkün değil.
Sevmek,sarhoşluğun başlangıcı,sadece hüzün değil...
Canlanır da hatıralar günün birinde,
Ortak arar yıldızlar yalnızlıklarına.
Gecenin en derin yerinde,uyanmak istemem,
Telaşlı bir telefon sesinde.
Bilirim ki o saatte acı haber verir,
Karşımdaki tanıdık kimse,
Sık sık alıp verdiği,titreyen nefesinde,
En yakınını kaybetmenin acısı vardır…
arkadaslar sair ahmet beltekin in hayatı hakkında bilginiz var mı? lütfen yardımcı olursanız sevinirim.