Ahmet Bektaş Şiirleri - Şair Ahmet Bektaş

1962 Ankara doğumluyum.
Halen Ankara'da ikamet etmekteyim.
Evli ve iki evlat babasıyım.
Şiir, edebiyat,felsefe(yaşam) ilgi alanlarım.
Şiire 40 yaşımda merak sardım.
Aşk ve yaşam şiirlerini seviyorum.
Benim için dostluk çok önemli.
Parolam: 'Hayat faaliyettir,dostluk gerektir...'
'Güzel gören güzel düşünür,güzel düşünen hayattan lezzet alır.'

Ahmet Bektaş

Memleket hasretidir gurbette özlem.
Zeynep, İlkokul öğretmenim; ilk adı Özlem.
'Özlem Yokuşları' okuduğum ilk roman.
Beni kandıran tezgahtar kızın adı Özlem.

En iyi müşterisiyim 'Özlem Süpermarket'in.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Ünlem


Ezeli kavga devam ediyor!
İlahların bahanesidir şeytanların icadı!
Zavallılar hep kullanılır!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Dindiririm acılarını,
Yüzünü güldürür;
Kalbini sevgiyle doldururum.
Aşk`ı bulursun bende...

Seninle gönlüm şad olur;

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Karmaşa



Psikolojide "Kompleks" şeklinde kullanılır. (Aşağılık Kompleksi)

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bende kaldı

Bende kaldı gidişin.
Hatıraların kaldı bu şehirde.
Uzaklaşıyorsun her an,
Yetişemiyorum...

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Kainatın efendisisin,
İnsanlığın şerefisin.
Önder ve örnek sensin;
Allah’ın habibisin.
Adının anıldığı mekandan,
Uzaklaştırmasın, Yaradan.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Önce zalimleri sergilediler,
Medyada, gazetede, heryerde.
'Bitmeli bu zulum'dediler;
'Barış gelmeli yeryüzüne'...

'Özgür yaşamalı insanlar,

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bir Kadın

“Kadın” dendiğinde içim coşar, severim işte kadınları. Kadın gibi kadınları tabiki. Bazıları güya övmek için “Erkek gibi kadın” der. Bana kadın gibi olanı gerek…

Esmadan “Rahim” ismine daha yakın bulurum kadınları. Çünkü kalplerindeki şefkat erkeklerden fazladır. Bir annenin evladına olan şefkatini asla bir erkek gösteremez. Bunda iddialıyım. Kadın ölümüne şefkat eder.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Toplumsal bir varlık olan insan, özgür yaşamak ve kişisel tercihlerinde bağımsız olmak ister. Fakat özgürlüğün sınırlarını birey kendisi koyamaz. Başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde biter, diğerinin/diğerlerinin özgürlüğü.
Ahlaki ve dini kurallar, özgürlüğün sınırlarını belirler genelde. Kanunlar bu kabul edilmiş ölçütlere göre yapılır.
Özgür olmak kolay değildir, aslında. Tarih boyunca Milletler başka Milletleri savaşlarda mağlup edip; özgürlüklerini sınırlandırmış, hatta katletmişlerdir. Günümüzde hala bu süreç devam etmektedir.
Kişisel tercihler de bir nevi özgürlüktür. Başkalarının özgürlük alanını daraltmadığı sürece, dilediği dini inancı, hayat felsefesini veya inançsızlığı seçmekte özgür olsa da; çoğu zaman insanlar kişisel tercihlerini içinde yaşadığı toplumun genel ahlak ve dini inançlarına uydurmak zorunda kalır. Bir gayri Müslim’in, İslam memleketinde ramazan ayı içersinde, gündüz (kendi rızası ile) açıktan yiyip-içmemesi veya saygın kişilerin bulunduğu bir yemek davetinde bazı toplumsal kurallara ve normlara uyma zorunluluğu da bir nevi özgürlüğün dolaylı kısıtlanmasıdır.
İnsan, bireysel tercihlerini toplumun genel anlayışına uydurmakta her zaman aynı başarıyı gösteremez. Bu durumda, ayıplanmak ve kınanmak kaçınılmaz olacaktır.
Toplumun yargısı her zaman doğru olabilir mi? Bazen önyargılı ve yanlış yorumlarla, bireylere haksızlık yapılabiliyor. Suçlu bulunup asılan bir insana, yıllar sonra iade-i itibar yapılması veya töre cinayetlerine masumların kurban gitmesi; toplumun her zaman doğru karar vermediğini gösteriyor.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Hayat

Eğer bir hayvan gibi yaşayacaksan,
Hiç kaygı duymamalısın gelecekten.
Takılmamalısın geçmiş pişmanlıklara,
Umarsız olmalısın acılara.

Devamını Oku