Sonra bakarsın, eti etine karışık bir sürü sefil gecenin birike birike,
Karanlıklarını senin için terk ettiği mirası bulursun.
Sürünün davranışlarını kontrol eden o şeyin,
Aslında kendini de kontrol eden bir uyuşmanın,
En saf varisi olduğunu öğrenirsin…
Açma örtümü, örtüm bahar, vasiyetin üstüne yazıyorum,
İklim mi iklim,
Ne bir kar türküsü,
Ne bir yaz güneşi tepindiğim,
Gül açan mezardayım, geçinip gidiyorum…
…
Gecemi al,
Karanlık suya batırdığın avuçlarından,
Tutunmak yaraşır ay düşerken gözlerine…
Sevdamla zamanı kıyaslamak gibi,
Vicdanın akılla düştüğü kavgada beni bul;
Hasret, korkuya dönüştüğü vakit acıdan çalıyor…
Koparılmış güz sancıları sardı,
Ayrılıkların,
Yollara düştüğü vakit…
…
Vaktiyle verdiklerimi aşka sevgiye,
Dualarımla sıra sıra,
Hani insan bekler,
Hani bekler insan,
Hu çeke çeke,
İbadet sayıldığında secdedeki alnı,
Acıları çilekeş dergaha çömelir o zaman,
Bir ağız dolusu hıçkırık gelir,
Hayat, evvelce düşlerimden gelip geçen umut,
Bayram sabahında binbir çocuk,
Varlık ve yokluk, aynı kaldırımda giden insan,
Ben, sen, o,
Her türlüsü,
Her birimiz…
Utancı gölgelediğinde seğirtme müjdeler,
Mahcup bir yüzde, dünyanın kaybedilmiş onlarca dünü,
Bugün pervasız geçiyor yine, hatıradan, yürekten…
…
Baktığında ne görebildiysen aynalarda,
Boy gösteren yalanların yakışıklı yüzünde eskimek içindi,
Gül kurusu ince bir ağrı,
Henüz başlayan katlanılır yalnızlık gibi tadılabilir olur,
Korktuğum sözcükleri dilimde taşıyabilirdim nihayetinde,
Sen gitmemişken benden…
…
Giderek ağırlaşan yükün altında ezilmeyi göze alabilirdim,
Kalabilmek durduraksız heceler arasında,
Kelime adacıkları arasında bekleyebilmek,
Belki bir sözcük daha yanaşacak dudaklarımıza,
Huzmeler içinde sefilce harfleri,
Topalsız anlamında diriltebilecek belki,
Kalbimizde bir yere, yeniden,
Bir ayrılığı saatler boyu,
Kafamı patlatırcasına,
Düşünerek ve yazarak,
Derde ve güne eklemek,
Gayrı,
Harcolmaz…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!