Kanıtları bileklerinden kesilmiş kimi suçları gömüyoruz,
Fail ortada yok,
Fiil, zahiren mezarı doldurandır…
…
Hep masumca kaldırdığımız tabutlar yapıyoruz,
Vernik kalkan içinde derin uykuya yatıyoruz,
Sadece susmak gerekmiyor muş
Yeri geldiğinde inzivasından çekip alacaksın
Sundurmalı konuşmaları
Yan yana koyacağın ne kadar virgül var ise
Aralarına kıymıklı heceleri
Hecelerden sözcüklere atlayan feveranları serpeceksin
Acaba diyorum,
Acaba!
Olsa da hayın; boğsa da gece.
Bu susmuşluk, bu korku, bu can;
Gül acında açar mı yeniden,
Çığrışır mı boynu bükük,
Dantelâm,
Göynük yastığımda can uykusu,
Yârin parmak yarası,
Can ağrısı,
Karanlık sustam,
Efendim…
Yalnızlığın, sen diye bir anlamı varmış,
Geçen her günden geriye kalan sen olunca…
…
Dayanamıyorum,
Tuttuğum her nesnenin,
Senin elinde yoğrulduğuna,
Sen ne düşünüyorsun bilmiyorum ama,
Zamanın çalıp götürdükleri arasında sen oldukça,
Ben daha fazla eksilmeye dayanamayacağım…
…
Bir kitap ayırdım, içi yalnızlıklarla dolmuş bir sürü kırılmış düş satırları,
Artık hayatın arta kalanı, beni ve seni okuyacak çatlamış bir dudak ve bir su damlası…
Bir şey, o şey;
En derinlerinde cengi tutuşturup,
Sızım sızım yürekte,
Alıp başını giden…
…
Karam, karamsın;
Cebren tasarrufuna almış beni gözlerin,
Hiçbir cüret muktedir değil, yeniliyorum,
Dil düşünceden ibaret, sen heceli tabiat,
Hangi tohuma baksam, filizleniyorum…
...
Ulu bir sabra taşımış, mussallat sevişlerin,
Hasret koynumuzda yar, hasret koynumuzda…
Kayın kokusunda ten uykusu, baş döndüren…
Mahur yalnızlıkta alabildiğince sessizlik,
seni ve beni ve ülkemi sevgili kılan…
...
Yolculuğumuz yar yolculuğumuz, gelincik özleminde bir sabah…
Herkes terk edecekti elbet,
Elbet sen de,
Gidecektin!
…
Avlu ortasında,
Kirli muşambaya dayalı alnım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!