Sen çağırdın yıldızların ötesinden;
Senin için geldim bu aleme annem!
Gözlerim açılırken bir ışıltı derinden,
Gördüğüm güneş değildi; bu sendin annem!
İçirdin zemzem gibi mukaddes sütünden,
Ben renksiz bir askıyım karanlık bir odanın karışık bir dolabında
Bazen en kaba paltolar çullanır, bazen en narin gömlekler bana
Diğer askılar almış, akmış, nurdanmış, hiç dert değil benim için
Semada yıldızlar dolanırken, ben de eşlik edebilseydim onlara
Ahım tutacak bülbülün gagasını
Harebeye dönecek gül bahçeleri
Musikisi ruhumun alemi kuşatacak
Evler boşalacak, topraklar dolacak
Tarihe mal olmuş dünya, son bulacak
Alınyazın
......... akarken
Avucundan aşağı
Aldanmıyordun
..........ayın aklığına
Ağlıyordun
El verdim güzelim ben sana el verdim
Gönlümün en güzel köşesinden ev derdim
Bazen beyazlar altında bazen yaz sıcağında
Gözlerinle en uzak yıldızlara eş erdim
Ne sevgiler, ne sevgililer gördük,
Birbirinden güzel sözler sarfettik,
Her seferde vurdu beni ayrılık,
Bizler asıl sevgiyi bilemedik!
Birimiz oldu Mecnun, birimiz Leyla,
Garipler ağlamaz düştüklerinde
Her zaman alnı açık, başı diktir
Gel de bak sen bir zengine
Omzu düşük, onuru siliktir
Masa başı curcuması,
Alır ömrü yara sürer.
Tanjant, sinüs, kotantjanı,
Emel eden sefa sürer.
Maruf talih şu cebirin,
Aldatmaz hiç dostluk sürer.
Sevdam,
bir otobüs yolculuğu;
nerede duracağı
................hep bilinen,
ama önlenemeyen.
hava soğuk veya sıcak,
Dış kapıda eşik sessiz,
Sen gittiğin andan beri.
Vurulmaz kapıya sesli,
Bu dairede herşey sensiz.
Dar gelir, geniş merdiven,
Ahmet gerçekten mi? Sen artık yok musun? Paydos mu dedin bu dünyaya... Bak bunları ağlayarak yazıyorum umarım bu bir şakadır...