Bilirim güzelim, bilirim,
Aşkımı alır giderim.
Döner dolaşır gelirim,
Ebedi aşkla birlikte...
Yine düştün aklıma kamçılı akşamlarda,
Kamçılar durmadan vurur sırtıma...
Seni unutur muyum sandın gülüm?
Eller eğlenirken gülmek haram bana!
Hep sensin aklımda olan,
Doğmak, yaşamak ve ölmek,
Zayıf mahluklara mahsus.
Oysa ben, hiç zayıf olmadım,
Çünkü, hep seni yaşadım!
Küllerimiz birbirini dağıttığı andan beri
Sevgilim, bu sensiz kaçıncı gecem bilmem..
Bilmem ki kaçıncı gözyaşı gözlerden düşen..
Bilmem kaçıncı yudumum hayattan çaldığım..
Bilmem kaçıncı ak, bu saçlarıma üşüsen..
Takvimden bunca sayfayı koparmana rağmen,
Sen şimdi yoksun buralarda
Bense yalnızım anılarla,
Dudak sürülen mektuplarla..
Hani denilir ya sevdaya;
'Aşk yoksa hayat yoktur! ' diye,
Birtanem, sen de yoksun öyle!
Susuz bir çölün üstünde bir alev topu
Her ne kadar kurumuş olduğunu görse
Yine sınar gücünü çölün üstünde
Sen de geldin üstüme bir çöl sıcağında
Akbabalar üşüşmüştü o sıra üstüme
Her bir hücrem, bir kum parçası
“Günaydın aşkım” olmuştu benim doğumum,
Sanmıştım yorgun geceyle bitti soluğum.
Bilmem kaç gece feda ederdim kendimi
Meğer, fedada feda etmişim bendimi
Açtım gün ışığıyla şevk perdelerini
Maybe, you love me as I love you,
Uvula is gulped when you see me.
Zealous senses are formed for saying,
Encore, create me the world for you!
You don't know, anyway It has been created;
Ahmet gerçekten mi? Sen artık yok musun? Paydos mu dedin bu dünyaya... Bak bunları ağlayarak yazıyorum umarım bu bir şakadır...