Daha dün ufacık kartopu idik
Uzadık uzadık sevda dolu çığ olduk
Yarını bekler iken bugüne sığ olduk
Güzel gözlü derin yürekli aşkım
Uğruna an be an yaşlanırken tığ olduk
Alıp verdiğimiz bir nefes,
Varsın o da olmasın enfes,
Açılsa içimdeki kafes,
Gidesim gelir uzaklara...
önümde gece arkamda gün
bitmez bir kovalamaca
......................atiye sürgün
söz ve gözlerinle ürür
.ay yüzeyinde bulutlar
benim en büyük düşmanım
Yok diye zannederdim yaşayan bir Necip Fazıl,
Seni tanıdım Akar, ve dedim: 'Gönül sen yanıl! '
Yakışır mı hiç suskunluk, çık meydanlarda yakıl,
Yakıl ki, dolsun etrafa senden mukaddes çakıl!
Şimdi yalnızlığımın son pençesi
Kıvranıyor ciğerlerimde
Kavuruyor bedenimi
Kocaman kocaman dozerler misali
Ezip geçiyor düşüncelerimi
Ah bir bilsen sevgilim
Suya vurduğunda gölgen
Duruldu nehir, çöl gibi
Geçti umut ve sevgi
Uçunca hür güvercinler
Dokundu rüzgarın eli
Batan bir diken kolay çıkmaz bu ruhtan,
Asla silinmez sevgiler bu satırlardan!
Dost olsam da bir tek şu kalem ve kağıtla,
Eşilmez duygular kaldı bana hayattan...
Belki dönersin diye geçiyor günler geceler
Alışmak kelimesini kuramıyor heceler
Deli ve mecnun diye arkamdan söylenirler
Eriştiğimiz yeri bilmezler ve bilemezler! ...
Belki,
sen de seviyorsun beni,
ben gibi.
Küçük dilin yutkunuyor
gördüğünde beni.
İstekli duygular oluşuyor,
Gökyüzü mavidir, mavidir gökyüzü,
Mavi hayallerle tükettik ömrümüzü.
Sevgilinin gözlerinde üzüm salkımları,
Boğaza karşı şerbetledi günümüzü.
Ahmet gerçekten mi? Sen artık yok musun? Paydos mu dedin bu dünyaya... Bak bunları ağlayarak yazıyorum umarım bu bir şakadır...