Yüzünde Tebessüm Gördüğüm Her Hâfız Hizmet Aşkımın Bir Nişanesidir.
"Yaz!" dediler bizden önce 'ERENLER' yazıyoruz, gerisini sorgulamıyoruz.
Ne kalemimiz usanır yazdıklarımızdan ne de ona yaz diyen ruhumuz incinir sevdasından.
Ey Hafız! Sen aşkı kâğıt kalem mi sanırsın?
O zaman ne diye aşkını sadrında taşırsın?"
Şöyle bir bak etrafına Hâfız,
Dünya sanki bir değirmen,
Öğütüyor bedenleri.
Ne zaman ki yenik düştü Ademoğlu nefsine,
O zaman söndü yüreğinde ki Vahyin kandilleri...
Birileri var ve onlar aramızda yaşıyor, hiç fark ettiniz mi?
Derdi Kur’ân olan,
Gençliğini Kur’ân-ı Kerîm’e vakfeden birileri var.
Onlar ki Hâfızlar...
Kur'ân'ı hıfz etme yarışında hep telaşlıdır halleri,
Takva yarışında yorgundur o narin bedenleri.
Aşkı arayıp bulmak hüner, onu yaşamak marifettir,
Sözde herkes talip ama Aşk "davası" olana nasiptir.
Izdırap görünsede gülün dikeni, sabret Hâfız özünde o muhabbettir,
Çilesiz bu yolda yürünmez, seven sevdiğini sınar bu hikmettendir...
İlahi Aşk’a talîpsen Hâfız, sana deli diyecekler.
İtilip kakılacak, hor görülüp türlü eziyetlere dûçar olacaksın.
Nefsin ayaklarının altında inlerken sen Allah diyeceksin ve
Rabb’in katında sabrınla değerli kılınacaksın.
Üzüleceksin ama davan uğruna asla gücenmeyeceksin.
Unutma Hâfız, kıymetli her mücevher önce ayaklar altındadır,
Asr-ı Saâdetten günümüze kadar,
Kur'ân-ı Kerîm'i tebliğ için Şehadete yürüyen her Şehîdin vebali var senin omuzlarında.
Dik yürü, sakın eğilme,
Kutlu bir davanın bu Asırdaki temsilcisi olduğun gerçeğini asla unutma...
Yâr ile meşk eyle gönlünü Hâfız, duyurma ele sözünü,
Kanatsız bir kuş misali, onsuz sürgünde bil her gününü.
Kim ki talip oldu vahyin nuruna, feda eyledi ömrünü,
Taktılar aşkın kemendini boynuna, Kur’ân’a bağladılar özünü...
Kan ağlar gözlerim, sadrımda kor bir ateştir firâkın,
Bir lâhza dahî ayırma Ya Rabb, canımdan ötedir Kelâmın.
Niceleri marifet bildi, yüklendi sırtına fânî dünyayı,
Ben kulunu Hâfız eyle Ya Rabb, kalbim olsun aşkının nazargâhı...
Hocam, “Aşkı tarif et!” dediler,
Dedim Hâfız: Az olursa Leyla, çok olursa Mecnun eder insanı.
Aşkı manâda değil sîrette arayan,
Aynada nefsini görür, özünde kibrine sarılır.
Buldum dersin kaybedersin, yitirdim dersin buldururlar Hâfız.
Dert dediğin nedir ki Hâfız, çekilen çile yâr için olunca?
Bağa girdiysen bülbül ol, gayrısına meyletme gülün dikeni acıtsada.
Tâlipsen tahammül gerek aşka, muradın varmak ise maksûda.
Leyla’yı sevmeyen gönül, Mecnun olsa eremez “Aşkın Makâmı”na.
Bugün bayram ve Ruhum manen, Asr-ı Saadette, Mescid-i Nebevi'de bayram namazını bekleyen Ashâbın o tatlı neşesiyle dolu. O mübarek cemaline bakıp tüm sıkıntılarını unutan, sevinci ve mutluluğu Efendimiz Aleyhissalatu vesselamın nübüvvet nuruyla yaşayan Medine'de Ashâbtan bir Sahabe olmayı ne çok isterdim.
O gülünce O'nunla gülmek, hüzünlendiğinde O'nunla birlikle ağlamak ve hiç tereddüt etmeden bir bedir sabahı seve seve bu değersiz canımı kollarında feda edebilmek isterdim.
Bayram neşesi varsa Mü'min' in yüreğinde O olduğu için var, kurban edilirken nice canlar, O'nun Rabbine olan teslimiyeti ile değer görür Allah için akıtılan kanlar.
Sevinci ile kainâtı güldüren O kutlu Nebi'nin tebessümünde arınmak ve hüzünlendiğinde Rabbi için döktüğü her gözyaşında nefsimi yıkamak isterdim.
Görüyorum Hüzün var O'nsuz sokaklarda, Ahir zamanda olmamızın derin sancısı var O'nsuz dünyamızda.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!