10 yıl kadar önce gelseydin.
Sabahların şakaklarında,biriktirirdik suskunluklarımızı,
gözlerimizden akardı geceye sözcükler,
gelseydin,10 yıl kadar önce,
düşlerimi besleyen ayrılıklar acılar doğurmazdı
ABDİL IŞIK
Aklımdasın,
Mağrur rüzgarların koynuna savrulurken,
öpüşünün sıcaklığı,
Zemheri üşümeler düşer,
zülfünün özlemlerine
Alev alev,düş kırıklıklarımın kıyıları
Sessiz bir çığlık büyüyor içimde kendini dağlıyor bütün dönüşlere sürgün edilmiş bir yanılgının yangınında ,tarihi tarumar coğrafyamda adressiz satırlar doğuruyor yüreğim,sahipsiz iklimler inadına,geceler büyütüyorum yıldızlara asıyorum hüznün goncasını tarifi imkansız acılarla suluyorum sol yanımı,
Gel….
,üryan bir sarhoşluk olsun veda,
Bir eşkıya çığlığında
Yitirilmiş umudun goncası açsın
Avuçlarımdaki sızıyı yüreğine sarardın anne,
Soyut masallarda avuturken bi çare ruhumu,
ölümün suretini çiziyorum suya, bir İntihar mevsimde
Yurtsuz acıları emzirirken koynunda annem,
... gidiyorum,vakitsiz bir elveda ile,
Göz yaşlarına bakmadan,
ABDİL IŞIK MUŞ
16.12.2011
Karanlık iniyor yalnızlığıma anne,ama sıkıyor yalnız geceler
Anne
Uzat ellerini,sımsıkı sarıl döşünde konaklasın hayallerim,
Isıt üşüyen hayallerimi,
Isıt ki kimseler üşütemesin bir daha,
Çocuksu bakan gözlerime inat çıplak acılar;
Bir mum alevinin titrekliğindeki ışıkta akşam üstlerinde birikmiş cümlelerim yansır kaleme,yalnızlığımda yatan düşlerimin haykırışları dökülür,iki kadın bir çelişki, geçmişin düşleri kazınır aklımın incesine,geleceğin kurmacalarında yıkık bir ademdim,çoşkunluğun yazgısında be kadın,yokluğunda planladığım ölümlerim ıraksı artık,Neden kolaylığında unuttum seni ! Üç paraya acının koyaklarına tu...tunan çeliksi bakışlarında eridim,göz bebeklerindeki gülümsemelere tutsak düştüm, özgürlüğümden vazgeçtim,
Seyir defterimde solgun yapraklarda kaldı adın,kendi dilinde konuşmaktan yılgın gecelerin tükenmiş yıldızlarına sakladım aşkın acısını,suskun voltalarında geziniyorum şimdilerde,kaçıncı kez yenik düştüğümü bilmeden,
E be kadın Şimdi yeni bir aşka hazırlanıyor kayıp cemrelerin, yurttuttuğu gamzelerim ve daha güzel kokuyor, küçük ülkemin evlerindeki sundurmalarda asılı duran sardunyalar,
göz çukurlarımda çalkalanan öfkeler çöl rüzgarlarının kuraklığında şimdilerde sen yoksun artık be kadın.
ABDİL IŞIK MUŞ
17.01.2012..
Kalemler,kağıtlar seni anlatmaya yetmezki,
Bir bardak çay sıcaklığındaki bakışların
Rüzgarın koynuna yatırdığın saçların,
Üşüyen ellerin kadar üşümüştü bedenim
Yokluğunda güneş bile üşürdü,
Yokla var arasında bir düşüştü,
Issızdı gece,ıssızdı ev,üşüyordu yatağım.
Masamdaki şarap solgundu artık,
Kalemim küsmüştü artık.
Yazıyorum gitmiyorsun içimden,
Tüken artık ne olur tüken, terk et mabedimi,
Kirletilmiş sözcüklerini koy bavuluna,
Ben bir Anadolu türküsüyüm, çocuk.
Yiğit sevdalarda tutuşan yüreklerden,çağlayan,
Karanlık gecelerde doğan çocukların sesi,
Sessizliğin sesinde,serin esen rüzgarın nefesiyim,
Ben bir Anadolu türküsüyüm kızım
Alev sarısı saçlarını tararken rüzgar
Yokluğun kanarken,gönlün darda iken,
Rüzgarın sesindeyim,
Sen esmer çocuk,sen sarı kız,
Bak yanık sözlerime, bak gözlerimin kederine,
Bak ki göresin yitik sevdaları,
Karanlıkların aydınlığa nasıl kavuştuğunu
Ben bir Anadolu türküsüyüm
Öksüz kalırken sesim.
Abdil IŞIK 10.12.2011
Ey sevdiğim dağlar
koyaklarında yılkılar gibi ürkek bıraktığın ben,
özleyeceğim koynunda büyüttüğün akasyayı,
yabani armut kokusunu,
maviyi kutsayan keklik sürülerini,
otlaklarındaki sığırları,
binlerce koyun,metrelerce kar,
bir Akdeniz çocuğunun gözlerinde
anılarında yerini alırken mechulce.
Özleyeceğim,biliyorum
gözlerim dolacak giderken,
burada kalacak insan kokusu,
abdil ışık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!