üsküdar’da bir bardak çayın
eminönünde mazot kokulu balıkların
dertlerin hüzün yatağı bankların
sahile vurmuş avare aşkların
denizin, varoşların, yalıların, yarınların
hicranın iki yüzü sevdamızda
çınlarken anıların sesi kulaklarımda
hasret çığırıyorum avazım çıktığınca
inanmıyorum sana
inanmıyorum vuslata
sisli gecelerin karanlık konağı gözlerinde,
hasrete katık edilmiş şiirler avare
sevgisiz büyümüş biçare her çiçekte
yağmur yağıyor gökyüzüne
ağlamaklı bir çocuk yüzü gibiydi.
tebessümünde erirdi keder.
ağır aksak, bir ileri bir geri,
hastayım
bir tabip türküsü,
bir incir ağacı hastane önünde
bir hanıma nazım
bir aman doktor
bir tarhana illa anamınkinden
Gülmelisin
Gözyaşı hiç de güzel durmuyor yüzünde
Bin bir imtihanı geçmedik mi beraber
Duyuyorum, ne kadar saklamak istesen de
Hasret kokulu ağıtlar sinmiş sesine
Doğudan doğdu güneş, yine doğudan
Yırtarcasına gecenin kararttığı dünyayı
Öldürdü kirli uykularda dolanan hülyaları
Eskimeyen hakikati haykırdı doğrudan
Yaklaşmada bildik son, insanoğlu uyan!
iyi biliriz, biz bu yurdun sokaklarını
iyi tanır, bu yurdun sokakları adımlarımızı
bu son sözdür iki dudak arası
taşırmasın soysuzlar sabrımızı
Hayat omuzlamaktır âdemoğluna biçilen zamanı
Hayat damla damla biriktirmektir kayıpları
Gözyaşına saklamaktır tüm ayıpları.
Ve hayat
Nasır izlerine resmetmektir yaşanmışları.
Bu benim;
Umut adlı binekle hicretin hicranına yolcululuğum.
Bir ben varım, bir gelgitlerim, bir de gölgelerin aksı
Sesin ruhumda gergef, nefesin sonbahar rüzgârında,
Ayaza karşı sen de ağlıyor musun gecenin kollarında?
Ve ay hüzne boyalı yüzüyle avutmaya çalışıyor mu seni?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!