selam söyle turna
yolundaki dostlara
av olmazsan eğer
kalleş kurşunlara
türküler götür
çocukluğumu aramıyorum artık
ne kumlardan mendirek yaptığım
ne de köşekapmaca oynadığım günleri
şimdi kafamı her gün gıranit kayalara çarpıyorum
hergün kolum kanadım kırılıyor
hergün binlerce kol kazanıyorum
gönül genç olsa da
şarap kızılı bir güzeli düşünse de
geceler boyu
çevremin uzaklaştığını
uzak bakışlardan anlıyorum
___emel budak için-
ey çocuk
biliyor musun
sen bu gün
ilk yaz gülümsemenle
ölecek
biliyor herkes
doktor raporu var
türkülerle büyüttüğün oğlun
türkülerle ölecek
yıl 1968
aylardan mayıs
üç kafadar söyleşiyoruz
orman parkında
ne olacak bu memleketin hali
diyor İsmail
davullar vuruldu
doğan güne karşı
düşmanı yurttan kovmak için
yürüdü
ana bacı
genç ihtiyar
paldırlar arasından
bir yılan uzatmış kafasını
ihtiraskar
gözleri feldir feldir
biz de varız diyor karıncalar
az kaldı bahara
eli kulağındadır
yeşermek üzere doğa
yine gerinecek topraktaki tohum
patlatıp kabuğunu
uzatacak ellerini güneşe
bir sızı sarar
yürek duvarlarını
sızlar hücreleri
acımasızlığı sınırları zorlar
bir kördöğüşüdür gider
bu kentin sarhoş sokaklarında
ilginize teşekkürler.onure ettiniz beni..
sizinle tanışmak isterim çünkü şiirlerinizi ve hayat hikayenizi okudum çok hoşuma gittiniz