Keder saçan bir yıldız
Gri bulutlar
Yaşlı bakan genç gözler
Kararlı salaklar
Derin gizemli kadınların
Akıl yoksunu zihninleri
Hükmeder zihne etraf
Etraf mavi ve sarı
Gökte sadece en parlakları varken.
Ben bir yıldızın peşindeyim.
Zihnine zulmeden ekran
Ekran adi ve yalın.
Paslı bir yıldız düştü alnıma gece vakti
Günahın nabzı var artık kalp diye attığım yerde
Melekler yanmayı benden öğrendi
Bende kiraya çıktım cehennemde
İstanbul beni duymuyor
Bakılan aynada herkes birer sır,
Her şey sağlam bir neden.
Gözlerinden yansıyor gördüklerin
Görülen sırla doluyor yine yeniden
İlişkilerle açılan derin yaraların
Denize kanıyor mavi duyguları
On üç yirmi sekiz, beş temmuz.
Dinç bir yağmur sesi,
Burnuma geldiği an toprağın kokusu.
Anladım ki gerçekten yoksun artık.
Baktım ki ilk önce sesini özledim.
Ve kalanın hepsini sardım
Şansımı fazla zorlamadan
Başka bir duman daha aldım
Güneşin batışını aldırmadan
Kalan içkiyi de kokteyl yaptım
Son günlerde hep aklımda şeytan
Kıpkırmızı auram ve fikrim firarda
Aynaya tebessüm eden günahlarla gözlerim,
Bana beni yine suçlu gösteriyor.
Son günlerde hep aklımda şeytan
Kayboluyorum ciğerimde dumanlarla
düşümde canlı renkler, şeytani şemsiyler.
önüme yollar açılır
aklımı yarılar kent
sanrılar ceplerimde
sokak lambaları lafı taşıyan
Tanrım affet bozuk üslübum
Denedim üç dakikayı doldurdum.
Hissetmek istiyorum seni
Anlamak ne istediğini
Bu kadarı fazla mıydı, değil miydi?
Ya da eksik.
Öfkeye çare nedir?
Susmak mı?
Topraktan kurtulmanın tek yolu uçmak mı?
Tekrar doğmanın şartı ölmek mi?
Parlamanın tek şartı yanmak mı?
Benim yaptığımsa yakmak kendini




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!