Alisha, tanıdık geliyor mu sana da bir yerden?
Sen de içinde buruk bir şeyler görüyor musun?
Küçük bir çocuk ve tele takılmış uçurtması...
Yağmur yağıyor tenine, hissediyor musun?
Kimse eskisi gibi olmak istemiyor, herkes yeni,
Şimdi odada sıcacık battaniyenin içinde uzanıyorum,
Düşünceler, tekrardan başımın etini kemirmekten,
Uykuyu bana haram kılmaktan eksik kalmıyorlar.
Ben de dayanamayıp zihnimde çığlıklar atıyorum,
Beni korkutan iki kelime zihnimde dolaşıyor sürekli,
Artık yok...
Gözlerin bir yağmur tanesi gibi düşüyor önüme, saçların dalgalar halinde kıyıma çarparken, sesin bir fırtına gibi beni ordan oraya savuruyor. Bastığın yerde güller bitiyor ve sular çağlıyor sanki ellerinde. Ben bekliyorum seni.
Ne de güzeldi öyle değil mi? Senle geçen her dakika, her saniye. Güzeldi fakat yoksun şimdi. Sensizim, yalnızım, üşüyorum. Sensizlik, koca bir şehirde ki sessizlik gibi. Dilim tutulurcasına bakarken yüzüne, en sevdiğin şarkıyı söyleyen ben değilmişim gibi.
Ben bekliyorum seni.
Vazgeçmek nedir bilmez hayallerim hep seninle süslenmişti, izlediğim her dizide sen vardın, ben vardım, biz vardık. Ve insanın okudukça okuyası gelen romanlar gibiydi aşkımız. Kapağında sen vardın, senin gözlerin vardı ama ben yoktum.
Ben doğduğum gün ölmüştüm.
Daha ilk gözyaşlarım düşmemişken yanaklarıma,
Ya da çıkmamışken kelimelerim parça parça ağzımdan,
Kendimi karanlığın tam da ortasına buldum.
İçimden bir an olsun kurtulmaya çalışmak da geçmedi,
Çalışsam kaçabilir miydim sanki?
Sensizlikle dost olduğum bir gün daha.
Güneş doğmak bilmiyor gecelerime.
Her gün bir öncekinden daha karanlık.
Ve vücudumu çepeçevre sarıyor yalnızlık.
Ağlıyorum, korkuyorum, üşüyorum.
Kabuslarla fırlıyorum yatağımdan,
Sen gül olsan, açsan, toprak olurum sana
Bir kuş olsan, uçsan, yuva olurum sana
Ateş olsan, yansan, odun olurum sana
Yara olsan, acıtsan, merhem olurum sana
Kalem olsan, çizsen, kağıt olurum sana
BİR AKŞAM ÜSTÜ
Bir akşam üstü daha geldi işte,
Günün en sevdiğim vakti bu vakit,
Geçmişten kalan anılar zihnimde,
Dönüp dolaşıp durur bu vakit.
Güneşsiz bir sabah, aysız bir gece gibiyim bugünde,
Beyaz bulutlarsa dert ortağım,
Yalnız onlara anlatabiliyorum dertlerimi,
İçim kan ağlarken, yalnız onlara söyleyebiliyorum gerçekleri.
Kırılmışlıklarla boğuşuyorum gökyüzünde.
Yıldızlar saçılmış etrafa, toplamaya çalışıyorum,
Bir fırtına gelir uzaktan karmaşık görüntüsüyle,
Korku sakar insanlara, kulak patlatacak sesiyle,
İşte o fırtına, kalbimden çıkmıştır yola,
Tüm nefreti, üzüntüsü ve de sevgisiyle.
Dalgalar yükselir denizden, boğar değmeden karaya,
Bir mektuba döker gibi içimi, sana döküyorum yine,
Sen okursun beni öyle değil mi Cara?
Sen diğerleri gibi değilsin, sen bambaşkasın.
Beni bir gün seveceksin öyle değil mi Cara?
Ah Cara, adını nasıl da yazmak istiyorum şimdi satırlarıma.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!