ey elçinim
ayaklarımda yorgun eylüllerle
sana gelmekte bütün ziyaretler
geride yaşlanan bir güneş
sana devşirilmekte bütün kelebekler
adım adım ve kulaç kulaç
Erenler sudan hırka giydiler
Mercanlar nur doldu sıcaktan
Ateş nefislerinden çarık giydiler
Yollar ayaklarına revan oldu kulluktan
Ne yandılar levhameyle
Ne boğuldular emmareyle
Bir fırtına zorlamakta
Çıkarmakta aşığı
Nefes yiyen
Kutsal sigara ağacına
Bedenine değince nallanan tırnaklar
Kırık dökük gecenin sızlayan rengi,
Bir sana boyadım kendimi.
Bir sana boyandım ah ederek,
İçimi zulmüne zerkederek.
İşte rüzgârına boyun eğmiş,
Geçmiş gün azabı
Terlemeler
Ve gül yüzlü hüzünler
Nefes ile büyüyen çiçekler
Şimdi sırasında bekaretin
Kalp dağlarını sesleriyle delenler
Gece donuk rüzgarlı,
Bir kasılma, alçalıyor ay.
Kuşlar şehre inmiş,
Şiirler bilek kesici, şair intihar.
Bir kibrit kokusu,
Bir maça tarlasında
Çiğ kozunun düştüğü
Hatta üşüdüğü
İsimzsizlik parkalı sandukasında
Terzinin keskin ellerinde
Ben her gece göğü elleyen adam
Dudaklarımda aziz bir uçurumda yeşerterek kendimi
Huzmelere boğuldum gözümü karanlığa kapatarak
Adımı sordum kendime bilmek için günahı
Öğrenmek için bir peygamber nasıl olunmaz
Hiçliği kucaklarıma alarak
Benim durduğum gölgeler
Üstündedir güneşin
Korkudur doğurduğu yara ellerimin
Uğrak mezarlardan yadsınarak
Ördüğümüz gediklerden sallandırılan
İnce bir tüy dokunmak için ağrıya
gülen bir bebek doğdu bu gece
masalları kıskandıran
gözlerinde bir buğu
hep ötelere bakan
saçlarında bir şey var
ona dokunamayan rüzgarları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!