Yusuf Ziya Leblebici Şiirleri - Şair Yus ...

Ardıma düşme, bu yollar karışık
Bilmezsin ürkek adımları
karanlık sokakları.
Yürürken her seste ürpermenin,
her gölgede ürkmenin
tadını bilemezsin.

Bir cigara içimi
Gözlerime sen geldin
Çözemedim rengini
Ciğerime dem geldin

Saat değil an desem

Atsan atamazsın satsan satılmaz
Onurlu yol vardır, ondan şaşılmaz
Dimdik durmalıyım, bu benim borcum
Kanımla insafım ayrı duramaz

Sıra bana gelecek bu uzun yolda

Memleketten aldın bizi
dirhem dirhem çaldın bizi
ey İstanbul koca şehir
kuruş kuruş sattın bizi

padişahken viranede

Mazimi yüklemişim kefeme
geçen yıllar sırtımdan bağırır
dertleri çağırır.
Ey felek, binmişsin belime
sen de vur ağır ağır...
Yol yol

Leblebiden peynire dizelim mezeyi
Vur rakının gözüne vur gardaş vuruver
Bu saatten sonrası içelim geceyi
Bu gecenin keyfine vur gardaş vuruver

Demlenirken burada gece daha güzel

Çektiğin çileyi bir ben bilirim
Çile senin adın Yadigar Baba
Gittiğin yollardan ben de gelirim
Umuttur kanadın Yadigar Baba

Baharları gördün ılık havada

Bırak şu ayları, asırlar geçse de
Döneceğin günü umutla beklerim
Siyah saçım akla yer değiştirse de
Döneceğin günü, yolunu beklerim

Unuturum sanma, hasretsin gecemde

Mevsimler içinde seni beklerim
Gelecekse bahar seninle gelsin
Seni seviyorum sarı çiğdemim
Dünya alem herkes böylece bilsin

Cihan-ı alemde yok başka güzel

Bir duygu olmalı dünyayı saran
Gül gibi, sevginin kokusunu yayan
Yağmur olup, göl oluşturmalı
insanlar sevgi içmeli
bir ceylan misali.
Çocuk gibi doğurulmalı sevgi