Vur!
Vurmasını bilmiyorsan sus...
Yaralı bırakıp can çekiştireceksen...
Bakma yüreğimin derinine...
Başın döner...
Zaman mekan belirtemem...
Uzak veya yakın diyemem...
Ellerim ellerini sarmasa ne olur?
Gözlerin beni yakarken,
Sensizlikten ölsem, ne olur...’
Bilmeyeceksin
Ne yani, korkularımın tek nedeni sensin desem durulur musun?
Karşıma kurulup, gözlerime dalıp yok olur musun?
Kokunu ruhuma hapsedip, terinde beni kavurur musun?
'' Unutulmakta güzel, hatırlayanlar oldukça...''
Söylenmiyor öyle...
Yaşanmışlıkların yıkıntılarından yeşeren yeni duygulara
Umutta olsa içinde bir diken batıveriyor ayağına
Koşman gerekirken adımlarını sayıyorsun aşka
Daha, düne yaslanmış duran umudumu ipten almadım
Sarılıp uzandığım koynunda saklı haldeydim
Sövdüm içimden...
Kıymet bu, sokağa atılır mı dedim,
Söyle peki, neden?
Sus biraz!
Gözlerinin sesini duyamıyorum...
Aklımı bakışlarından alamıyorum...
Sus bir an da kaybolayım...
Bakışlarında yok olayım...
Yaşlandım artık...
Gençliğimden kalma yaralarım kronik
Sözlerin de derin izler var
Sana dair her şey ömrüme dağınık
Savruk, sahile vuruk taka gibi
'' Mutluluk Ölümsüzlük kadar zor,
Yaşamak isterken gülmek kadar acı''
İçli bir şarkının nakaratına meze etmem ben seni
Dillere düşürüp
‘’ Adını bilmesin kimse…
Şiire yol alıyor sözlerim; adı aşk…’’
Ruhun düştüğünde çıkmaza
Başını kaldır ve dön bana...
Affınıza sığınarak bu zamana kadar (1. agızdan izin alma fırsatımız olmadığı için bu konudaki tedirginliğimizi ve üzüntümüzüde belirterek) sosyal medyada şiirlerinizi paylaşmakta bulunduk.
Sizden bu konuda izin ve helallik talep ediyoruz.
Sevgi ve Saygılarımla