Yorgunluğun mektubatı
Hakimliğini yapmakta şehrin,
Varsayımsal bir yargının ardından,
Kılcal damarlarımı yoruyor aklım!
Aynı gölgeye düşmüş,
Iki aynı elma yarısı,,
Sığacak mı emellerin dakikalara, zaman meçhul
Görebilecek misin yarını gözlerinle, hayat meçhul
Nerede konaklayacak bu can, düşündün mü mekan meçhul
Zaman meçhul, hayat meçhul, yer meçhul
Hangi din var meydanlarda, din meçhul
Raksa rakipsin divane çocuk
Değil mi ki sende ki birsam
Efetik pusulasız yusufçuk
Ummaktan uyum mu sende ki kuram
Mevki yüklü yengiye şaşmak
Rutuşsa, sendedir bu ihtişam
Günün en kıskanç vaktinde
Yangı yükleyen gülümseyişiyle
Kutlu Meryem hüznü görünür sonra,,,
Mevsim yel mevsimi!
Alkol koması solutur atlasın serkeşine,
Mataramda ki ejdere sustukça,
Bir duru muhtevadır
Kağıda düşen
Hurafe huzur,
Ardına bile bakmaz mimar,
Soru denemesi yapar.
Bir tek ter damlası küskün
Gözler inanmaya açılmadı
Korktu ve sustu ağız,
Kulaklar,
Bir anlık gaflette
Yanılmamak için
Duyduklarını anlatmadı,
Acısını yanında taşımaktır.
Acısıyla yaşamaktır.
Sevgisiyle büyüyüp
Acısıyla budanmaktır.
Acımaktır.
O’nun için sevmektir.
Bir çemberin içindeyim,
Oyunumun adı köşe kapmaca,
Atmaca değil ardımdaki
Peşim sıra gelen Azrail.
Mevsimine göre giyinmedim,
Üstümde garbet gömleği,
Bu şafak Çarşambadan izledim
Ölümün tatsız rengini
Bir gün daha geçti tutsak,
Bir gün daha koptu,
Soluk takvim yapraklarından…
Gölgelerimle yaşıyorum,
Mutlu eden,
Sıcak tutan,
Saran ve okşayan…
Korkutan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!