Ne zaman aklıma gelsen.
Özellikle, derin düşüncelere dalmışken.
Ya da, mutluluk tat bırakırken dilimde.
Nasırla dolu ellerim titrer.
Hiç düşünmeden basıp geçtiğin toprak misali.
Bir yağmur olsam, düşsem şu kurak topraklara.
Bir söz olsam, onarsam şu kırılan kalpleri.
Bir sıcaklık olsam, sarsam şu yalnız bedenleri.
Bir toprak olsam, atılsam boş ruhlu et tulumların üstüne.
Bir para olsam, saçılsam açgözlü leşlerin üzerine.
Bir renk olsam, çizilsem boyama kitapların içine.
Bugün yine metronun bunaltıcı koridorlarından geçtim.
Bilmeden bastım, sana giden adımları.
Gözbebeklerinden doğan acımasız zaman,
Hızlı geçen zaman değildir.
Sadece biz geç kalırız.
Çirkin diye bir şey yoktur.
Sadece, bakışlarımız aldatır bizleri.
Doğru ve yanlış yoktur.
Sadece deneyimlerimiz sığdır.
Avuçlarımda taşıdığım yıldızlar, saçlarına ufalanırdı.
Karanlığın da, karanlığında saklanan mutluluk,
Sofranda ki, mezelerden biri olurdu.
Her canlıyı korkutan ölüm.
Şehvetin bir diğer adı olan bileklerinde.
Amaçsızca sallanan, bir bileklikten farkı olmazdı.
Sen bilmezsin.
Çeketimi sönük yıldızlara asarım her gece.
İsterim ki sönük yıldızlar lekelemesin,
Kalemimin ucu kırılmadan.
Ömrüm eriyip, kaybolmadan şu engin gökyüzünde.
Kalbimden sevgin ufak ufak silinip gitmeden.
Bıraktığın yerde seni beklemekteyim.
Sofraya koyduğum, çorbam soğumadan.
Sever miydin beni?
Şu kurumuş dalda bir yaprak olsam.
Sever miydin beni?
Gözlerinden akan, kanlı bir çift gözyaşı olsam.
Sever miydin beni?
Hastane köşelerinde, ölüm döşeğinde olsam.
Sevmeyeceksen, yarama yara açma.
Sevmeyeceksen, koyu mavimsi gözlerinle bakma.
Sevmeyeceksen, sahte umutlara bel bağlatma.
Sevmeyeceksen, yolumda yoldaş olma.
Sevmeyeceksen, yaslanabileceğim ne bir dağ nede bir ağaç ol.
Sadece, sokaklarda dolaşan yabancılardan biri ol.
Elim, ayağım ağırlaştı.
Ölüm vaktim yaklaştı.
Son bir kere, gözlerine bakmalı.
Yada elinden tutmalı.
Yüksek, yüksek binalar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!