Muhsin gibi dimdik
Muhsin gibi dosdoğru
Muhsin gibi yusuf yüzlü
Kahbe eylüllerde yılmadık
Muhsin gibi yiğitçe
Kaçırma gözlerini gözlerimden
Biraz cenneti tadayım
Ne olur sanki
Baksan gözlerimin içine
Yanıma otur uzak durma
Bugün yoksun diye yarına küstüm
Bir rüyanın peşinden yollara düştüm
Girdiğim bu savaşta ben yenik düştüm
Üzülmemek elde mi yiten bir aşkın ardından
Kayıtsız kalamadim içimde biriken sana
Bir çocuğun en sevdiği oyuncağını kaybetmesi gibiydi yokluğun
Ve bir gün o oyuncağı yeniden bulursa
Onu hic kaybetmeyecek
Onu hiç incitmeyecek
Ve onu hep göğsünde saklayacakti
Çünkü o oyuncağın eksikligini
Ölmesine bir saat kalmış kelebek gibiydim
Uçmak istiyordum fakat yakamdaydı ölüm
Kaçmak istiyordum fakat masadaydı kalbim
Konuşmak istiyordum fakat susmuştu dilim
Gözlerine bakamıyordum yoktu cesaretim
Alnımın tam ortasında geçmişin mührü
Aydınlık yollarda
Umudu bol yarınlarda
Zihinlerdeki sana
İçimde filizlenmeyi bekleyen
Bir kır çiçeği var
Seyre daldım geçmişin anı penceresinde
Ne sıkıntılar ne yokuşlar ve ne aşklar
Kaç mutluluk kaç umut ve kaç savruluş
Geçmişle büyümek mi geleceğe yenilmek mi
Düşelim dillere dönelim aşkı kutsal saydığımız o günlere
Seni düşünmek
Başka hiç bir şeye karışmadan
Bakışını, bakmayışını
Saatlerce sende olmak
Saatlerce senle olmak
Sevmek seni
Bıraktım dertlerden dert çıkarmayı
Giden gelse de eski tadı yok
Unuttum unutulması zor olanları
Canından can versende bir kıymetin yok
Yalandan bir gülüş yalandan bir buse
Bir bakışına bir ömür tutsak kaldığım sevdiğim
Tükenmeyen azalmayan bir sevgisin içimde
Seni düşünmediğim bir anım var mı diye düşünmüyor değilim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!