Beraber doğsaydık, ikizim olsaydı ölüm,
tombul yanaklı kız kardeşim olurdu
öpücükler dolardı yanaklarımız
Sevgi taşırdı serin rüzgarlar gibi kıyılarımız
Dolaşırken hep kucaktan kucağa
Nasılda gelirdik üç-beş yaşına
Geçtiğin, yerden bende geçtim
Duyamadım senin ciğer sesini
Çarpıldığın taş/kalpliyi bildim
Duyunca şelaleden sesini
Parça parça oldu yüreğim
Düş yakamızdan dirliğe kale olalım
küllerimiz yeniden doğuşa yeter
düşmana özümüz tuzak kuralım
imanımız baykuşları boğuşa yeter
sen kalbini temizle camiye bakma
Beni orada sık sık unutun
neyi unuttuğunuzu hatırlayarak
kendinizi bir başak gibi sıkıca tutun
Hilali gülüyle bir an unutmayarak
en son muradınızı alın takdire kanarak
Yol sevgiliye kalbin açtığı çiçekler
Yol uzaklardan gelen sular ekmekler
Göz kırpmadan dostu beklediğim de yol
Deli Dumrul gibi başını kestiğim de bir yol
böyük bir şehere göçüp kalmışam
özümü dünyaya katabilmirem
el aleme binbir sese dalmışam
ne görüm yolumu seçebilmirem
yayılır toprağın huzur kokusu
ayaklar baş olursa paldır küldür
ak sakallar koyun gibi güdülür
başlar ayakta ortalıkta dolaşır
kıyamet yanımıza iyice bir yaklaşır
Sokak köşesini döndüğünde
karşıdan gelen
yatak odasını göğsünde
unutan kadına bakmamak
için
her Allah’ın günü her bir kenare
günde beş defa ruhu nefsi inare
gel gel diye çağırıyor minare
o dur vatan millet islam emare
gökdelenlerin arkasına saklamışlar sanki körebe
Koşturmak gerek hayatı menzil uzak
Nereden başlasak bulmak için o yeri
Acaba neresi zamanın en güzel yeri
Garip ve hüzünle yaşamaktır emelim
Budur zaten güzeli, en sevdiğim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!