Vatanım anacan ana,
Saçlarımı tararken özünü öğrettin bana
Koştum Aynalı süpürge atımla
Damal bebeği oyuncağım
İlmek ilmek Edirne’den Ardahan’a
Çiçeklerin, nakışların oldu kundağım
hani sözde şairim ya ben
alt alta yana getiririm kelimeleri
bir gün yine öyle yaparken
bir heceyi düşürdüm elimden
o sırada başımın fevkinde uçan
dişi sivrisinek kapmasın mı heceyi
sen yoksun
kalbimin ağaçları kurumaya başladı
kuşlar konmuyor artık dallarına
yaprakları sarardı bir bir
ve ben ıssız kalmış bir kırım
gel yeşert beni
Yağmur neden ellerin ıslak ?
gözlerin yaşlı ve sulak,
Ağlıyor musun ?
Örtün yok mu üstünde,
Üşüyeceksin bu soğuk günde
Kahpe zulüm hep yıldızları kovalar
Yıllar yanar, aylar yanar, gün yanar
Mazlumu yakalar her an her yerde
Evin yakar, barkın yakar, can yakar
Çoğaldı şımardı milyar aştınız
Birleşti fitneler yoldan şaştınız
Bende şaka yoktur görev bu haktır
Canınızı aldım uyanın artık
Çaldınız çırpdınız mallar birikti
Kalbinin tıp, tıp sesini duyduğun canını,
Lime, lime etme ne olursun etme, etme
Tir tir titreyen kuş, kış bahçende üşümekte,
Diş diş vuran canını dona terk etme, etme
Dişlenmiş bir yarım elma
Söylenmesin arkamdan
Diri kalsın ellerim onları alma
Sarkmasınlar yanımdan
Ayaklarım bende kalsın
Yar sevdiğim bilmedi
Sakındı naza kaldım
Bekledim yar gelmedi
Bu yılda yaza kaldım
Şiir yazdım olmadı
Şu dağların yamaçlarında sesini duyduğum kuşlar,
Kokusunu aldığım çiçekler,
Nemli ve serin çimler,
Bahar çiçekleri açmış bir ağaç,
Kuru dal arasında yürüyen bir hayvan çıtırtısı
Rüzgârın acı ve hüznü taşıyan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!