Yüksel Önaçan Şiirleri - Şair Yüksel Önaçan

http://blog.milliyet.com.tr/yukselonacan
Yüksel Önaçan

Yurdumuzdaki kaplıca suları bizler için Allah’ın en büyük nimeti. Hepsi de düzenli bir şekilde devam edilirse organizmaların genç, dinç ve sağlıklı kalmasını sağlıyor.

Eskişehir’in kaplıcaları da meşhur.
Yıllar önce yazdığım makalelerin hâlâ kaplıca duvarlarında olup olmadığını görmek, ter ve kir atmak için merkezdeki kaplıcaya üç-beş gün devam etmek istedim.

Ayakkabıları alıp dolap anahtarını veren görevli genç unutmamış, birinci kattaki en gözde yeri, 41 numarayı verdi. Sadece o değil, peştemalcısı, havlucusu, çaycısı, kesecisi de herkesin dikkatini çekecek bir şekilde karşıladılar beni. Çoğuna gözüm aşinaydı, hatta bazılarının aile hayatlarına varasıya dinleme şansım(!) olmuştu.

Devamını Oku
Yüksel Önaçan

Tahta okul çantalarımızı, o zaman oldukça bol olan oyun alanlarından birisinin ortasına yığar, topaçlarımızla(‘ayı’ derdik) iplerini sakladığımız bir yerlerden çıkarır, hava kararıncaya kadar çevirir, çevirirdik. Topacı olmayan arkadaşlarımız ertesi gün okulda şikayetçi olurlar, her nedense yasak olan bu meşgalemizi öğretmenimiz tek tek cebimizden bizzat çıkarır ve okul müdürüne teslim ederdi. Avuçlarımıza iki cetvel vurmayı da unutmazdı.
Bakkallarda bir sandığın içerisinde satılan topaçlar genelde ‘kabaralı’ ve etrafı pembe-yeşil-sarı boyalı olurdu. Amca ve ağabeylerinden ilgi gören şanslılarımız bu kabaraları söktürür, yerine sivri bir çivi çaktırırdı.

Topaç çevirmek hüner isterdi. Deneme-yanılma yoluyla bir hayli uğraşır ve gerekli yeteneği kazandıktan sonra, yerde dönmekte olan topacı, orta ve işaret parmaklarımızı kullanarak, hoop, avucumuza alıverirdik. Açık ve teknoloji kokusundan uzak temiz havada yüzlerce kez çevirmek için fırlattığımız topaç sayesinde kol kaslarımız herhalde kuvvetlenirdi.

Çarşamba ve Cumartesi öğle sonları, pazarları da tümden okul olmadığından, topaç, uçurtma, misket (buna da ‘bilye’ derdik) , ve çember, bizim kopmaz parçalarımızdı. Açık havadaki bu hareketlilik yediğimiz besinleri sağlıklı bir şekilde vücudumuza yaktırır, senede bir okulda yapılan aşılar sayesinde (o gün okuldan kaçmazsak) yatağa düşmezdik.

Devamını Oku
Yüksel Önaçan

http://www.emirdagoba.com/mp3/emoba/emobaseher.wma

Aç ve hem gülümse hem düşün.

Devamını Oku
Yüksel Önaçan

Arkadaşımın teknesiyle o kış ortası, 'şööle bi dolaşak,' diye, denize açılıyoruz. Sayımız fazla değil.
Deniz sakin. Martılar, kısa bir süre bize eşlik ettikten sonra uzaklaştılar. Tekneyi saran kırağı çözülmeye başladı. İki alüminyum bira kutusu beş metre aralıkla sağ tarafımızda raksediyor.
Arkadaşlar aralarında çok zevk almakta oldukları, birbirlerinin ağzından sözü almalarından belli, bir sohbete dalmışlar. Konu yerel seçimlerde:
—Kim, nasıl, ne olur?
Artık yurdumuzda da bu mevsim muz, domates, biber her sofrada bulunuyor. Peynirin daniskaları da öyle. İçecekler, Avrupa'daki fiyatlardan çok yüksek olmasına rağmen her çeşiti var ve çoğu da alabiliyor.

Devamını Oku
Yüksel Önaçan

Çin'deki olaylar Cuma günü protesto ediliyor İstanbul'da.
Milliyetçi-İslamcılar, yani Ülkücüler,
Ümmetçiler yani Erbakancılar,
Bu protestoda Enternasyonalciler, yani Maocu, Leninci, Enver Hocacı, Guaveracılar, Castrocular, vb. burada gözükmüyor.

Dili, dini, kanı aynı olanlar, aynı saflarda namaz kılıyor.

Devamını Oku
Yüksel Önaçan

Galatasaray-Fenerbahçe ezelî rekabetini hepimiz biliriz. İki takım taraftarlarının fanatiklerinin ve bu fanatiklerin de birbirlerine karşı söz ve hareketlerinin gittikçe sertleşmekte olduğu da ortada.
'- 6–0 size ders olmadı mı? ' der, Fenerbahçeli taraftar.
Cevap hazırdır Galatasaraylı taraftarda:
'- 7 kişiyle 7-0'ı ne çabuk unuttun? '
Ne çabuk dediği tarihin üzerinden bir asırdan fazla geçtiğini ve her iki takımın da ligin ilk 6 sırasında son sıraları zor elde ettiklerini görmemezliğe gelirler.

Devamını Oku