Yüksel Acar Şiirleri - Şair Yüksel Acar

Ah İstanbul…
Yine sende doğdum sahib-i O güne
Hayat telinde hep aynı deveran
Ne ileri ne de geri
Böyle mi olmalıydı bu garibin seyri?

Aldanış…

Medeniyet beşiği derlerdi
Sokaklarında dolaştığın şehre.
Kimse seni tanımıyordu
Ümitsizce yürürken,

Bu Gece…
Yine bir başka girdaplarda savruluyor ruhum
Bu gece bir başka...
Siyah gök yüzünde yıldızlar bir başka sanki
Neden oradasınız, neden?
Biliyorum sizde O’nda buluyorsunuz kendinizi

Bu sabah seninle güne merhaba dedim canım babam
Tuttun Yüksel’inin elinden geçmişe götürdün
Oniki yaşında köyden kopup İstanbul’a gelmiştin
Çalışkanlığınla, olgunluğunla hemen göz doldurmuştun
Zaman ne de çabuk geçmişti
Canım annemle evlilik ve Rabbimin dört emaneti

Ekmel-i Mahlukat…

Duymuyor insanlık feryadını...
Narin kanatlarına yüklenmiş ilahi mesajı haykırırken
Şu üç günlük hayatında telaşla aleme
Anlayamadık bu anın akser-i eyyamın olduğunu

Genç kardeşim! Anadolu ne demek bilir misin?
O ana demek, o kucaklayan demek, o bağrına basmak demek!
O bir medeniyetin battığı bir başka medeniyetin doğduğu yer demek!
O her karışında nice isimsiz din aşıklarının, vatan aşıklarının, millet sevdalılarının yattığı şehitlik demek!
O mazlumun sığındığı sığınak, o zalimin zulmünden kaçanların barınağı, o umutsuzların umut diyarı!
Evet o vatanımız, o canımız, o her şeyimiz!

Kutlu Belde…
Tüm dogmaları yıkarcasına…
Şu mahzun gönlüm misafirini ağırlamak istiyor bugün
Bekke vadisi gibi cömertçe…
O aziz misafirin değil miydi ki?
Bekke’yi Mekke yapan Beytullah’a kucak açmasına neden…

Mana-i ilahi...

Korkuyorum vaktinde huzurunda olamamaktan taat için
Unutmuş olmaktan, yanılmış olmaktan
Sana sığınıyorum her daim Celalinden
Sessiz çığlıklarıma ses veriyorsun en derinlerden

İkbal...

Yalnızım
Çok yalnızım bugün yine
Hayat çok acımasız bilirim
Halimden anlayan ne bir ses, ne de bir nefes.

İki gözüm…
Çocukluk arkadaşımın ağabeyinden öğrenmiştim
Tatvan’da ki mahallemizde sürdüğüm telden arabayı yapmayı
Bazen bir çukuru, bazen de bir tümseği çıkmaya çalışırken
Bilemedim ince narin tel direksiyonuyla seni yürütmeye çalıştığımı
Mahcubum…