Gel seyreyle halimi de gülümse biraz,
Besmelesiz başladığın bu aşkın bedelini dağıtıyorum bu gece…
Sevmek bana, sevilmemek bana,
Acı bana, acınmak bana,
Aşk bana, yoksun’luk bana..
Tıka basa bu şehri yemişçesine dolaşıyorum seni unutamadığımdan beri,
güneşin tersine git
sol tarafından kalkmış bir taze
sabah bulunsun yanında
Kent! gümüş kanatlı melek
yalancı düşler uyuyor olsun
Devamını Oku
sol tarafından kalkmış bir taze
sabah bulunsun yanında
Kent! gümüş kanatlı melek
yalancı düşler uyuyor olsun
Şiir, kırık bir aşk hikâyesinin hem sitemini hem de kendi içine kapanan, yaralarına dokunmaktan çekinmeyen bir iç sesini taşıyor. Okurken, dilindeki sertlik ile kırılganlık arasındaki gidip gelmeler hemen hissediliyor. “Sevmek bana, sevilmemek bana, acı bana, acınmak bana” tekrarları, hem bir yazgı kabullenişini hem de derinden gelen bir isyanı taşıyor.
Metin boyunca imgeler oldukça çarpıcı. “Tıka basa bu şehri yemişçesine dolaşıyorum” dizesi, içindeki doluluğu, taşıyamadığı ağırlığı çok somut bir şekilde yansıtıyor. “Baş parmağıma unutmayayım diye seni sevdiğim asılmış” ise hem fiziksel hem de duygusal hafızanın aynı noktada birleştiği nadir bir ifade.
Şiirin güçlü yanlarından biri, aşk acısını aktarırken yalnızca romantik bir dil kullanmaması; bunun yerine yer yer ironi, yer yer dini göndermeler ve günlük hayata dair küçük gözlemler eklemesi. Züleyha ile “gözyaşını sil” üzerinden edilen kavga, bu duygusal yoğunluğun içinde neredeyse kara mizaha yaklaşan bir nefes alanı yaratıyor.
Finale doğru ton giderek daha ağırlaşıyor. “Her sokakta terk edilmişliğim var” cümlesi, mekânın bile kişisel bir acının parçası haline geldiğini gösteriyor. Son satırlardaki “Susayım ben en iyisi şimdi, zaten bugün çok konuştun” ifadesi ise, hem okura hem de kendine söylenmiş bir kapanış gibi; yorgun ama hâlâ kalbinde taşıdığı ağırlıkla.
Bana göre bu şiir, aşkı bir hatıra olarak saklamaktan çok, bir yara olarak taşımayı seçenlerin metni. İçinde hem öfke hem de vazgeçememe var; bu yüzden okuyan, yalnızca bir aşk hikâyesi değil, bir insanın iç muhasebesine de tanık oluyor.
Öyle seversin ki arkadaşım, yara izi olarak bile kalsa hayatında onu yok saymak istemezsin.
İlk aşk; ilk kanayış, ilk yanış, ilk yakarış herşey olmustur çünkü
Muhasebende , eksilere yetişemese bile artıların onu var etmeye devam edersin. Çünkü o kalbine en büyük yenilgindir..
Bu yenilgiyi görebiliyor, okuyabiliyor ve hissedebiliyorsun Olcay.. ve ben bu hissedebilen kalbini seviyorum arkadaşım.. eyvallah.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta