1.
ne dünde
ne bugündeyim
yelkovan
salça ederken kanımı
hiç gelmeyecek
bir kışa
ben
yine aynı yerde
ölülerimle
konuştuğum gündeyim.
ölülerinin iç
çekmesiyle
kendini uçuran
bir uçurum olur
rüzgar.
vakit doluyor
yanımıza
ne alırsak kar.
zaman bir sivrisinek
ve alakasız her şeyden
sesimi öğüten
buğdaylar niye var.
2.
daralttım gittikçe çemberi
aynaların çatlattığı her seferi
yalnızlıklar biriktirdin soğumuş çayında
ellerim toprağına uzanan bir yudum kuraktı.
baban sana öğretmedi mi hiç
aman demeden yürümeyi
bilemedin mi sen
adının ne anlama geldiğini
ayrılık çeşmesiydi içime akan gözlerin
ne için doldururdu zaman saçlarına akları
neden sana soramadım bunların hiçbirini
eskitirken zaman saçlarını.
ceplerimde gezen yoksulluk
ezberimde kalmaz diyedir sesin
mektubun gibi okunaklı değil bu dünya
incinir aklım bunu dersem çünkü
lazımken bu kadar, bir mektubun bile yoktur
ellerim boşluktan daha boştur.
3.
çemberin dışında kaldım
şimdi
hiçkimseler
oyununa almıyor beni.
dışlanmış bir çocuğum
ben
büyüdüğüm her günden beri.
acının artık
o kadar da
acıtmadığını görmüştüm
aklım şaşmıştı dünden beri.
aklıma şaşmıştım ama
yine de
duramamıştım
bizim olmayan
ölümlerden bile geri.
4.
artık kendime uzanamam
neden diye de soramam, bir sır bu.
artık yalnızlıktır ömrümün çatlağı
ağrımı içinden sızdırmadan duramam.
neler nelere gebedir—se
neden ellerin bana hep engebedir.
ellerin ki hep kınalı bir iklim yanağımda.
güzüm gülümsüyor güneşe
üzüntüm köklerimi kurutmasın diye
leylekler koşarken
bileklerime bakıp durur
aklımı sıvayan bir balçık, kan
hatıran artık bir ızdırap olur.
anımsamak, varmaktan kaçtığım durak
resmin seslenir içimdeki bir buluta.
5.
her şeye küsen kalbinin
kör bir cephesidir
unutulmak.
duanın kapısında
irkilen bir söz oluyorum
ansızın.
ve cevabını
bildiğim bir şeyi
ilk kez
merak ediyorum bu kadar.
büyü biraz
örnek al
boşlukları
kendiyle dolduran sancıları.
hangi sözü tekrarlasam
yorgun bir ihtiyar
yansımasını hatırlayıp
telaşa kapılacak.
açacak mendilini
bakacak
gözyaşlarından başka
bir şeyi kalmamış
avuçlarına akacak.
bir gün
her şey
ansızın
yiter.
ses bir
kelepçe olup
tersine
—yani içine
döner.
6.
duvar örmüş içinde
aykırı bir yaşamak
duvarların içinde.
yargıcım
yani
celladım
kendime acımasızlığım
karşısında
sen de
önünü ilikle.
ey
kendinin bekçisi
niye böyle
zindan ettin
dünyayı kendine.
7.
kimsesiz bir yanısın çocukluğumun
ağrıyan yanlarımın şüpheli yankısı
renkler ve mevsimler gibi yüzün
dedim sesin içimde
eskiden kalma bir çocuk anısı
şakıyan kuşların en hüzünlü şarkısı.
sahralı günler gibi
en derin ve en mazi
montunun ağırlığı yerinden söktü
ruhumdaki her çiviyi
akmadı yine de solmadı kırmızı rengi
neydi çekilen bunca yokluğun dengi
unutulmuş bir mektup değilsin sen
rehin almaktan korkuyorum sadece ben kendimi.
8.
beynimde biraz karınca
havalar iyice kararınca
ve acıma yaslanıp
biraz soluklanırım
dedikçe
acılar
omuzlarıma çullandıkça
yeniden kucaklarım
gözlerine benzeyen
yorgun ve hüzünlü güzü.
9.
öyle bir sessizlik
ki
irkilirim bir kuş görsem
ötüşüne
ve gagası
içimde bir gelincik tarlası.
eskiden beri
eskilikler içinde
yaşarken
bir çocuğun
sıcacık kucağında bile
birikecek yer bulan keder,
ya benim de
bir kalbim vardıysa?
10.
bir lamba
gökyüzünü siliyor
gökyüzü gözyaşlarını
budar mı hiç
lamba ıslanmasın diye.
gözleri yine bir
güz gölgeler
gündüzleri.
perdeleri çek
menziline ulaştın
yorgunluğuna değmedi.
ters döner
yine
vakti geldiğinde
tozlu bir resim.
—böyle bir vakit niye var hiç anlamam.
kanatlarımı
yırtan bir çığlık
çağırtkan bir düş gibiydi
ücrada kimliğim.
ya ben koşarken
gideceği yere
kalbim vardıysa?
Kayıt Tarihi : 31.12.2024 14:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
senin o güzel kalbin iyi ki var …
TÜM YORUMLAR (3)