Doğduğun gün yazılmıştı bu aşk
O gün batımında geldiğinde dünyama
Koca kara gözlerinde ısınmıştı yüreğim
Sen taze Cano bebek
bense sevdalı küçük çocuk
Tatlı ve acılarla büyüdü gizemim
Atamazsin bre adam atamazsın
Paramparça etse de seni
Çoluk çocuk bir sürü sorumluluklar
Ayağına zincir vurur anılar
aklın yürü git der
yüreğin için için sızlar
Gökyüzünün toprakla kucaklastığı yer burası
İnsan hamurunun mayalandığı toprak
Ebediyet durağı
Sözün bittiği son durak
Töreler çöker yasalar işlemez burada
Sessiz gemiler bekler bu limanda
Yüreğimi nasıl da doldurmuşum seninle
Gözlerinin rengi gözlerime sinmiş
Sıcaklığın hala tenimde
Yokluğuna alışmış olmalıyım
Sessizce geçiyor akşamlar
Zor gelmiyor çamaşır yıkamak
Tepelere kar
Duygularıma hüzün
Düşlerime sen
Nasıl da doluşursunuz
Gece gündüz demeden
Her acıdığında yüreğim
Tuz basarım duygularıma
Ağladığım da olur sessizce
Baba yüreği işte
Boş ver pek anlamzsın
Bunun adı kara sevda
Yoldan aradık geliyoruz diye
coşkulu sesi davet doluydu
Sımsıcak kucakladı bizi kapıda
Mis gibi bulgur kokuyordu girdiğimiz oda
Yakışmış at kuyruğu bağladığı saçları
Bir kaç derin iz maziden kalan
hala avuçlarımda durur
teri avuçlarının
sıcaklığın içimi ısıtır
yüreğini yüreğimde duyarım
doğduğun bu gün gibi
güzeldir içmek kahveyi Yemende
niyet yar ile muhabbetse
gönül ne yemende ister kahveyi
ne de kahvehanede
cennete dönüşür yar ile bizim virane
durup durup kahve falı açma fincanda
Bu kadın uyumadı
Döndü durdu yatağında
Kıvrandı bilmediği acılarla
Ağladığı da oldu bazı geceler
bir yanda anası bir yanda bacısı
Her defasında başka olur sancısı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!