05 Nisan 1969 tarihinde Trabzon’un kalbinde, Ortahisar’da dünyaya gelen Yılmaz Bekaroğlu, Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla yoğrulmuş, azmin ve liderliğin simgesi olmuş bir isimdir. Çocukluk yıllarından itibaren disiplin, çalışkanlık ve aile bağlılığıyla tanınan Bekaroğlu, hayata her zaman net hedeflerle ve kararlı adımlarla yaklaşmıştır.
Eğitim yolculuğuna Trabzon Lisesi’nde başlayan Bekaroğlu, burada kazandığı temel değerleri hayatının her alanına taşımıştır. Genç yaşta gösterdiği azim ve öğrenme isteği onu, ilerleyen yıllarda Marmara Üniv ...
Ağustos ayında yüreğim terliyor.
Üşüyorum, yakalandım annem amansız ölüme.
Haktır şerbetim, çok tatlı annem.
Her şeyi bilirim artık, annem, sakladım ölümü toprağa.
Annem, benden önce ölen bebeklere ne dersin annem?
Bekar oğlu, bir ömür daha öldü.
Bir ömür daha toprağa koyuldu gardaş.
N’oldu şimdi, uyandında ölmedin mi?
Yoksa öldüğünde dönmedin mi gardaş?
O yerlerde kara kışı, yoksa baharı görmedin mi babam?
Yoruldum, boğuyor beni yalnız aşk.
Acısı, sevgisi, belirsizlik...
Taşıyamıyorum, kalbimde ağrısı,
Yüreğimde yarası.
Düşünürüm günlerdir,
Kaç hayatı kurtardım benden önce,
Söyledim o ilk güne, birlikte “günaydın”la başlarız.
Güzel kadın, tarifi tadında seslendim kadınıma.
Hayatım, senin yanında oturduğunu görmek için
Kaç yıl yaşlandım, biliyor musun?
Soğuk bir rüzgâr esti, adımlarım yavaş annem.
Yollar uzadı, kalbim titriyor, içim yanıyor derinden.
Gözlerimde hatıran, yüreğimde duaların,
Bir tek sen varsın annem, her şeyim senin adın.
Yaralıyım annem, babam bilmesin. Gelmek, kurtulmak istiyorum; saatler oldu yollardayım.
Hep yarım saat bozuktu kalbim, bozdular.
Aşkın tadını korkuyorum, sevdiğimi itiraf etmeye.
Ne hâle getirdin sevgi beni böyle, nasıl uyumuşum,
Duymadım ayrılığın sözlerini, nasıl da inandım.
Şimdi nasıl severim, nasıl inanırım?
İyiler erken öldü, kötüler dünyayı sardı.
Zina, edepsizlik, ahlaksızlık dünyaya hâkim oldu.
Alın tepe tepe, ölmüş dünya sizlerin olsun.
Ahiret benim olsun.
Kıyamet erken ölsün, kirli düzeni bozuk insanlık sizlere kalsın.
Ahiret ebedî benim olsun.
Senin yerin bende ayrıdır, dediğimiz insanlardan hep ayrılmadık mı?
Hep sevdiklerimize heyecanla gitmedik mi?
Aslında hata ettik, çok sık gitmişiz.
Kırılmış, dökülmüş yapraklar; sararmış yürekler...
Seyahatten kirlenmiş kalpler,
Günlerdir yürüyorum sevgilim.
Yolum sanadır, çöle yaklaştım.
Su istiyorum, kurumuş dudaklarıma bir damla su sevgilim.
Yoruldum, ayaklarım yanıyor, topuklarım çatlamış sevgilim.
Sana geliyorum, dilim kurumuş su sevgilim.
Uzakta bir köy…
Sevdiğim şu uzaktaki köy, bizim köyümüz.
Şu bacası tüten bizim evimiz.
İçinde huzur yok, hep itildim, dövüldüm.
Çalıştım; ellerim nasır, ayaklarım nasır.
Daha acısı, adamım kalbimde ölmüş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!