Akşam karanlığında
Denizlere doğru bir günaydın.
Ya dalgalara çarpıp geri gelir.
Dalga serinliği ile.
Ya da ulaşır,
Sabaha sıcaklığı ile;
Bilir misin bir damla gözyaşının neye benzediğini.
Avucuna değerkenki çıkardığı sesi,
Ya!
Ya ağırlığını.?
Dolmaya başlayınca avuçlarına tonlarca olur kütlesi.
Metreküpler olur hacmi, barajları bile taşırır.
Gece vuran dalgalar ninnimizi söylesin.
Lambamız olsun yakamozlar.
Sabah doğan yakıcı güneş,
Gece donan ayazda iliklerimizi eritsin.
Vursun sabah dalgaları yüzümüze,
Yere düşen yaprakların,
Gürültüsü uyandırdı.
Damlaların feryatları,
Topraklara karışırdı.
Gökgürültüsüsünün sesi,
Gidenin arkasından donuk gözlerle başlar.
Sessiz çığlıklar.
Ya o kapı kapanmıştır. Ya terminaldeki otobüs kalkmıştır.
Ya da tren.
Giden meçhule doğru yol alır.
Duymaz, duyamaz ardındaki sessiz çığlıkları.
Islanan yanaklarda siğillerin belirdi.
Titredi dudakların, diyemedi gidemem.
Kızıl saçlar kapandı, mor elbise üstüne.
Hissettim ayrılığı ağlayan gözlerinde.
Sabah oluyor sıyrılıyor güneş karanlıklar içerisinden.
İlk ışık huzmeleri vurmaya başlıyor odama.
Hatta masamdaki kalemler bile gölge yapmaya başladı.
O kalemlik de duran uzun zaman yazmayan.
Yazamayan, mürekkebi kurumuş kalemlere.
Anladım gözündeki, ışıltıdan sevdayı
Konuşurken kahkaha, havayı anlatırdı.
Kızarmış yüzün rengi, gece lambası gibi
Her şeyinle beraber dünyalar aydınlandı.
Sevmeseydim ben seni alamazdım ışığı.
Yalan dediler bana, sen ölmemiştin.
Sadece yaralı, ama biraz ağır.
Filan hastane diyebildim şoföre.
Hızlı gitme sadece yaralı, ağır.
Acile baktım yoktun, dediler yoğun.
Tut artık inat etme uzattığım elimi.
Hor görme ne olur, yalnız kalan elimi.
Üstümde kalsın beyaz mendiller; kefenim.
Unutmayasın benden sonra, seni seveni.
Memleket hasreti gibi yaktı bu ayrılık.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!